120 syf.
8/10 puan verdi
Fransa’nın kırsal bir bölgesinde yaşayan bir ailenin üçüncü çocuklarının engelli doğmasıyla ailenin diğer fertlerinin hayatlarının nasıl etkilendiğini ve ailenin zaman içindeki değişimini anlatan etkileyici bir novella Taşların Anlattığı. Başlamadan önce, engelli bir çocuk ve kardeş sahibi olmak, bununla yaşamak ve gündelik hayatı sürdürmekle
Taşların Anlattığı
Taşların AnlattığıClara Dupont · İletişim Yayınları · 20243 okunma
Kesinlikle kendimi buldum, saygılar efendim.
Kimi insanlar vardır yaşamındaki her şeyi kasıp kavuran anlar ruhunun geçirdiği buhranla gizli acılara dönüşür, onu ruhsal bunalıma sürükler. Bu öyle sarsıcı olur ki kişinin tüm ruh düzeni farkında olmadan bunalımın içinde kaybolup gider.
Reklam
312 syf.
10/10 puan verdi
·
25 günde okudu
Deli mavi...
Kitap ebeveynler ve öğretmenler için biraz sarsıcı ve düşündürücü olsa da yazılanlara katılmamak mümkün değil. Ergenlik sürecinin o gözümüzden bile sakındığımız yavrumuzun yuvadan uçamaya hazırlık dönemi olduğunu kabul ettiğimizde her şey daha kolay anlaşılır oluyor sanki. Ama sağlıklı bir yetişkin olarak bu ayrılmanın yasını tutmak ve o deli Mavi yolunda ilerlerken; yanında, arkasında durmaktan başka bir yol da yok. Ben bu kitabı ergenken okusam bana bu kadar etki eder miydi bilemiyorum. Şimdiki aklımın bulunmadığını varsayarsak ihtiyacım olan şey böyle bir kitabın yanında aynı görüşte olan yetişkinlerin rehberliği olurdu. Zamanı yaşayan bir yetişkin, anne, baba, öğretmen ya da eğitmen olması sanırım gençler için çok büyük bir şans olur. Serkan Bey'in geleceğin değişimine ergenlerin kalbinden ya da beyninden başlaması harika bir adım. Umarım vatanına hayırlı işler yapmak isteyen eğitmenler bu bilgileri okuyup eğitim sistemine yön verebilir ya da geleceği planlayan bu görüşlerdeki eğitmenler çoğalır ve eğitm sistemindeki kangren yapılar kökünden değiştirilir. Umut hep var olmalıdır ve gençler daha çok dinlenip yolları açılmalıdır. Geleceğin gerçek sahibi tüm lise çağı gençler bu kitabı mutlaka okumalılar. Kendi adıma kızıma ve yakınım olan tüm ergenlere hediye edeceğim. Sahile vuran deniz yıldızları misali bir tanesi bile kurtulsa bir can hayat bulur. O hayat bulan candan kim bilir nice canlar yön bulur. Çok beğendim. Serkan Bey'e sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Dünyanın En Yalnız Beyni
Dünyanın En Yalnız BeyniSerkan Karaismailoğlu · Ortapia Yayınları · 20231,041 okunma
fakat öte yandan yıldızların dokunulmazlığa sahip şarkılarının içersinde, yeryüzünü suskunlukla dölleyerek, yeryüzünün suskunluğuyla döllenmiş, dünyanın muhteşem ve parıltılı sürekliliğinde, gerek görünende gerekse görünmeyende ve şarkıya dönüşen güzelliğin içinde güzellik ile kardeş olmuş olan gülme, sarsıcı bir gerginlikle ve yanardağ gibi patlamaya hazır, zorla gıdıklayıcı bir tavırla ve solukları boğarak, pusudaydı
304 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
°•Aydaki Adam Tanpınar - Nazlı Eray•°
"Korkunç bir yalnızlık bu. Ama insan alışıyor. Ne tuhaf şey. Alışıyor ve yapayalnız yürümeye başlıyor şu karmakarışık yollarda..." Merhabalar... Büyülü gerçeklik akımının muhteşem temsilcisi ve fantastik kurgunun kraliçesi Nazlı Eray'ın kaleminden
Aydaki Adam Tanpınar
Aydaki Adam Tanpınar
kitabının kendimce incelemesi ile geldim. Gerçi, böyle harikulade bir
Aydaki Adam Tanpınar
Aydaki Adam TanpınarNazlı Eray · Doğan Kitap · 2014208 okunma
F.M. Dostoyevski:
Mahkumlara dayatılan ortak yaşamanın psişik olarak sarsıcı etkileri vardır. Bu kadar iç içe olmak huzursuzluk ve sinirlilik sebebidir. Her mahkum, pek çok durumda bilincinde olmadan da olsa bu işkenceyi hisseder. Neredeyse başka bütün işkencelerin en kötüsü ... zorunlu ortak yaşam[dı]. Bir an bile yalnız kalamamanın ne korkunç bir eziyet olacağını daha önce hiç hayal edemezdim zira yalnız kalmak yemek içmek gibi doğal bir gereksinimdir.
Sayfa 246 - Everest YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
416 syf.
10/10 puan verdi
Bu kitabı o kadar çok seviyorum kii Spoiler vermek istemiyorum o yüzden konudan yüzeysel bir şekilde bahsedeceğim Ela bir sınıf öğretmenidir ve yaşadığı sarsıcı olay yüzünden ani bir kararla tayinini İstanbul’dan doğuya aldırmıştır. Yaşadıklarından ötürü ailesiyle arasına mesafe giren ve içine kapanan Ela, Sırça’nın samimi havası ve öğrencilerinin ona olan yoğun sevgisi sayesinde zamanla kırgınlıklarıyla yüzleşmeye ve onu bekleyen güzel yola doğru adım atmaya başlar İçimdeki Güneş, beni hem ağlattı hem de gülümsetti. Küçük kasaba hikayelerini zaten severim ama kasaba hayatı bizim kültürümüzden izler taşıdığında daha da çok sevdim Ela’nın neden bu kadar kırgın olduğunu kitap içerisinde öğreniyoruz. O hisler o kadar güzel aktarılmıştı ki, Ela ile birlikte her duyguyu hissettim Özellikle Kevser Teyze beni bir ağlattı… Okuyanlar beni anlayacaktır Ayrıca çocukların halleri, öğretmenlerinin ilgisini çekmek için yaptıkları ve birbirleriyle atışmaları çok tatlıydı. Hepsini sevsem de Ayşegül’ün yeri hep ayrı oldu Gelelim Çınar’a… Zahmetsiz karizması, ağır duruşu ve her daim Ela’ya olan ilgili tavırlarıyla hem çok normal hem de çok başka biriydi. Kitabın sonunda bir yerde patlama anı vardı ve o kadar keyif aldım kii Her şeyiyle şahane birisi Betül Güçlü ne yazsa okurum ve seveceğime de eminim. Her kitabının yeri ayrı ama İçimdeki Güneş benim için çok özel, çok başka Her şeyiyle kitabı çok sevdim Bence hemen alın ve okuyun
İçimdeki Güneş
İçimdeki GüneşBetül Güçlü · Ren Kitap · 2024123 okunma
136 syf.
8/10 puan verdi
"Manevi Zenginlik Sırları: Tolstoy İnsan Ne İle Yaşar?"
Lev Tolstoy'un "İnsan Ne İle Yaşar?" kitabı, insanın varoluşsal derinliklerine yönelik sarsıcı bir yolculuğa davet ediyor. Tolstoy, sade bir dille insanın gerçek mutluluğunu araştırırken, hayatın anlamını sorguluyor ve içsel huzurun kaynağını bulmaya çalışıyor. Kitap, maddi zenginliğin ve toplumsal statünün ötesindeki derin insanlık değerlerine odaklanarak, okuyucuya yaşamın özünde neyin önemli olduğunu hatırlatıyor. Tolstoy'un eseri, içsel huzurun ve manevi zenginliğin, maddi kazanımlardan daha büyük bir tatmin sağlayabileceği gerçeğini vurgular. Tolstoy'un sorgulayıcı ve etkileyici üslubu, okuyucuyu düşünmeye ve kendi yaşamlarının anlamını araştırmaya teşvik eder. "İnsan Ne İle Yaşar?", insanın varoluşsal derinliklerine yönelik çarpıcı bir yolculuk sunar ve okuyucuyu içsel keşiflere davet eder.
İnsan Ne ile Yaşar
İnsan Ne ile YaşarLev Tolstoy · Tutku Yayınevi · 2017188,9bin okunma
Bir şeyin kaçınılmaz olması onu daha az sarsıcı yapmıyor.
Sayfa 54 - JaguarKitabı okuyor
68 syf.
·
Puan vermedi
"Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu", içtenlikle dokunaklı bir hikaye sunar. Stefan Zweig'in kelimeleriyle, okuyucuyu derinden etkileyen bir aşkın ve tutkunun iç dünyasına adım atar. Karakterin duygusal yolculuğu, okuyucuyu sarsıcı bir şekilde sarar ve kalpte derin izler bırakır.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022221,9bin okunma
Reklam
331 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Önce ekmek gelir, sonra ahlâk...
Yazım stilinden, anlatım tarzına kadar oldukça farklı, sarsıcı bir distopik eser; körlük metaforu üzerinden yapılmış sağlam bir toplum eleştirisi. Her detayında ayrı bir anlam barındırıyor, karakterlerinin hiçbirinin adı yok mesela, sadece tanımları var. Kimse görmüyorsa insan ne kadar insan kalabilir sorusunu, okuyucuyu rahatsız eden sahnelerle düşünmemizi sağlıyor yazar. İnsanlığın böyle bir noktaya gelebilmesinin aslında ne kadar kolay olduğu gerçeğini de ürkütücü bir biçimde ortaya koyuyor. Bu eser bana Bertolt Brecht'in şu cümlelerini hatırlattı: "İster şöyle düşün, istersen böyle: Önce ekmek gelir, sonra ahlâk."
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022102,6bin okunma
Artık şaşıracak bir şey kalmamıştı, ama çıplak gerçekliğin her zaman böyle sarsıcı bir yanı oluyor.
Bir şeyin kaçınılmaz olması onu daha az sarsıcı yapmıyor.
Bu sarsıcı tedirginliğinin, bu ürpermenin sebebi, Mehmed Akif idi; ama avuntusunu da o getiriyordu: Akif gibi bir insanla beraber olmak, konuşmak, öyle birisinin bulunduğunu, zor durumlarda, çetin dönemeçlerde ona akıl danışabileceğini bilmek büyük bahttı. Ama aynı Akif, Ankara'nın belli başlı ve her şeye etkili insanlarından öyle portreler çizivermişti ki, Akifin kendisinin bile kendi aklını kullanmaya -çoğu zaman, hem de en gerekli anlar ve durumlarda- fırsat bulup bulamayacağı kolay kolay kestirilemezdi. Seçişlerinin, yargılarının, kısacası ruh ve kafa yapısının, önlenemez bir dürüstlük yüzünden mahküm düştüğü grubun yarattığı anafor içinde, atom hızıyla fırıl fırıl döne döne batması, olmayacak şey değildi.
Sayfa 464Kitabı okudu
Sarsıcı ve vurucu...
İktidar (ya da onun yerini almış olan şey) artık Üniversiteye inanmamaktadır. Sonuç olarak bu kurumu belli bir yaş grubuna ait insanı bakım ve gözaltında bulundurduğu bir yer olarak görmektedir. Aralarında bir seçim yapmaya kalkışmasının bir anlamı yoktur çünkü iktidar seçkinlerini başka yerlerden seçmekte ya da başka şekilde arayıp bulmaktadır. Diplomalar artık bir işe yaramadığından, dağıtmayı reddetmesinin bir anlamı yoktur. Bu yüzden sistem artık herkese bir diploma vermeye hazırdır. Öyleyse bu kışkırtıcı politikanın amacı enerjileri, çoktan ölmüş ve çürümekte olan gönderen sistemleriyle sözde amaçlar üzerinde (seçim, iş, diploma) yoğunlaştırmak değilse nedir?
Sayfa 225Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.