Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.17
Adem Kaya
Adem Kaya
@satiraram
öğretmen
@satiraram_gonulsayfam
113 okur puanı
Ocak 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Kitab-ül Hiyel
İhsan Oktay Anar'ı daha önce okuyanlar, onun ne denli gelişmiş bir hayal gücüne sahip olduğunu çok iyi bilirler. Bu hayal gücü tarihi bilgisiyle de bütünleşince ortaya tadına doyulmaz eserler çıkıyor. Kapatıyoruz gözlerimizi geçmişe yolculuk ediyoruz. Yazar bu noktayı yani bizi geçmişe döndürmeyi ustalıkla yapıyor hiç zorluk çekmeden kendimizi birden Osmanlı'nın son asrında başkent İstanbul' un mahalle aralarında, ahşap yapılı köşklerde, kâh Yafes Efendi'nin geceler boyu icadı için çabasında, Calud'un tükenmek bilmeyen gücü ile yaptığı dalaverelerde ki, yazarı burada yazdığı müstehcen ifadelerden dolayı eleştiriyorum, gereksiz buluyorum, kâh Üzeyir Efendi ve Uzun İhsan Efendi'nin muhabbetlerinde buluyoruz kendimizi. Kitaptaki gereksiz müstehcen ifadeleri bir kenara bırakırsak eğer bence çok güzel okunası bir eser. İyi okumalar.
Muazzam bir kitap. Diğer tasavvuf kitaplarından farkı yazarın tasavvufu popüler olmak için kullanmaması. Maalesef ülkemizde ünlü olmak isteyen birçok kişi tasavvufu kullanarak içine bir iki kelam 'aşk' ile ilgili birşeyler katarak eser çıkartıyor. Sonra da tasavvuf tan bihaber kişiler tasavvufu çok yanlış anlıyorlar. Muazzam bir kitap diyorum alın okuyun tasavvufla ilgili fikir edinin. Tasavvufun 7 mertebesini, Aziz Mahmud Hüdayû hazretlerinin hayatını, kendi nefsiyle olan destansı uğraşını, daha çok roman tadında nefsin dilinden dinliyoruz. İçimizde hep var olan sese kulak veriyor, onunla mücadele ediyor ve onu anladığımızda ise artık o sesin bizi yönetmesini değil; bizim o sesi yola getirmemiz anlatılıyor. İyi okumalar.
Bir hikaye veya roman arıyorsanız eğer bu öyle bir kitap değil. Eğer bu kitabı bir edebi tür gibi çabucak okumak istiyorsanız size göre değil derim. Daha çok Şems 'e ve Mevlana' ya ait sözlerin yer aldığı sizi düşünmeye sevk eden bir kitap. Sadece tasavvufa ilgi duyanların severek okuyacağı bir kitap değil, aynı zamanda yaşamı , kendini sorgulamak isteyenlerin, ilahî ve insani aşka dair sırları keşfetmek isteyenlerin içerisinde bir çok hazine bulabileceği türden bir kitap. İyi okumalar.
Okur Takip Önerileri
Virginia Woolf
1882 de Londra' dünyaya gelen Virginia Woolf, yaşadığı dönemin kadın yazarları arasında hayatı , eserleri ve fikirleri ile dikkat çekmiş bir yazar olarak çıkıyor karşımıza. Yakınlarını küçük yaşta kaybeden Woolf'un 1941' de evinin yakınındaki nehre ceplerine doldurduğu taşlarla girip bir daha çıkamadığını biliyoruz.
Eser, Woolf'un düşüncelerini, kadınlar ve erkekler üzerine bakış açısını bize sunuyor. Bir solukta okuyacağınız eseri destek yayınları felsefe setinde bulabilirsiniz. İyi okumalar
Virginia Woolf - Yaşam Bir Düştür Uyanmak Bizi ÖldürürÖzgecan Şekerci · Destek Yayınları · 2020775 okunma
Yaşlı Adam ve Deniz
Yaşlı adam Santiago, kendi başına yaşayan azimli, çalışkan ve yılmayan karakterde bir balıkçıdır. Günlerdir süren balık avından her defasında eli boş dönen yaşlı adam ve onun en iyi dostu çocuk arasındaki samimi ilişki daha romanın başında bizi etkilemektedir.
Hemingway' e 1954 yılında Nobel ödülü kazandıran bu eserin satır aralarında Azmi, samimiyeti ve dostluğu bulacağız. Keyifli bir okuma deneyimini bize sunan bu eserin sonu belki umduğumuz gibi olmayabilir ama bu bir sorun değil. İyi okumalar...
Okunma listelerinde sürekli var olan, çoğu kişinin okumuş olduğu bu kitabı bir umutla okudum okumasınaaaaa da olmadı maalesef. İlk olarak " Çavdar Tarlasında Çocuklar " deyince kır hayatında geçen masumane bir öykü beklerken tam tersine kent hayatının karanlık ve itici yanı anlatıldığını farkettim. Bu kitabı ilk olarak kim tavsiye etti bilmiyorum ama büyük kitlelerin yanlış yönlendirilmiş olduğunu düşünüyorum. Normalde böyle bir eleştiri yapmam fakat çileden çıkardı bu kitap beni Konusuna gelecek olursak ergenlik yaşlarında olan bir çocuğun okuldan atıldığı bir günde evine dönüş sürecini, başından geçen olayları anlatıyor. Ancak karakterimiz ahlaki ve manevi değerlerden yoksun, küfürbaz, art niyetli biraz da psikopat birisi. İşte sorun da burda ya! neden okuyorum bu kitabı yani bana verdiği bir mesaj mı var? Acaba bir psikopatın, bir suçlunun ya da toplumdan dışlanmış bir bireyin davranışlarının altında yatan nedenleri mi açıklıyor? Yoksa çocukları yanlış büyüten ebeveynlere mi vurgu yapılıyor ? Belki biraz üstü kapalı olarak bu mesajlar verilmiş olabilir. Ancak eser mesaj vermek yerine karakterin duygularını ön plana aldığı için bu da çok mümkün görünmüyor. Son olarak büyük benlenti ile okumayın bu eseri. İyi okumalar ️
-Jerome_David_Salinger608.jpg){kind=small}
Gorki'nin meşhur kitabını okumak sonunda bize de nasip oldu. Elimizdeki bu klasik bir direnişin öyküsüdür. 1906 yılında kaleme alınmış bu kitap o dönemde çarlık Rusya'sına karşı verilen mücadeleyi anlatıyor. Romanda tanıdığımız baş karakterler Pavel ve onun anası ki roman adını burdan alıyor; Ana sadece Pavel'in değil yüreğindeki sevgi sayesinde herkesin Ana'sı oluyor. İşçi sınıfının mücadelesi, sosyalizm ve bir Ana' nın şefkati ve çabası romanın konusu oluyor. İyi okumalar dilerim
Merhaba Sevgili Okur! Bugün çok değişik bir kitap okudum. Sevinç Erbulak'ın kaleme almış olduğu "ArtıkAranmayanlar Gezegeni" adından da anlaşıldığı gibi ilginç bir eser. İlk bölümde anlatılan olağanüstü evren gerçekten çok güzeldi, kitabın sonraki bölümleri ise maalesef ilk bölümle çok ters düşüyor. Yazar ilk bölümü bir roman haline getirebilseydi eğer, tadından yenmez bir eser olurdu. Yazarın Haruki Murakami' den etkilendiği oldukça açık. Bölüm başlarında Murakami'nin sözlerini yazmış olması da bunu gösteriyor zaten. Ben kitabın ilerleyen bölümlerini fazla karamsar buldum, fazla içsel olmuş. İyi okumalar ️
İtalya'nın en prestijli edebiyat ödülünün sahibi olan yazar Domenico Starnone'nin Türkçe'de yayımlanan ilk kitabını "Bağlar" ı okuduk. Kitabımızın kapağında da gördüğümüz ayakkabı bağının bir ailenin fertleri arasındaki bağlarla benzerlik göstermesi manidar olmuş. Kocası tarafından terk edilen bir kadının mektubu ile başladık kitaba. Bu bölüm hayli dikkat çekici idi. Kadının acısı, adamın çaresizliği, ebeveynlerinin ayrılmasına şahit olan çocukların ilerlemiş yaşlarındaki gayri ahlaki tutumlarına şahit olduk. Kitapta adamın, kadının ve çocukların ağzından olaylara bakış açıları anlatılmış. Bu yönüyle olayı yorumlama işi büyük ölçüde biz okuyuculara bırakılmış. Kitapseverlerin ilgiyle okuyacağını düşünüyorum.
Beyaz dis
Macera denilince akla ilk gelen isimlerden birisi tabiki Jack London. Onun "Martin Eden" isimli o güzel romanından sonra " Bayaz Diş" adlı bu eserinden de aynı keyfi aldım. Kitabımızda doğada hayatta kalmaya çalışan bir kurt-köpeğin hikayesi anlatılıyor. Her türlü duyguya yer veriliyor özellikle kitapta. Acıma, sevgi, nefret, öfke, şefkat, koruma, korunma vs... Her türlü duygu ince ince işlenmiş ve okuyucuya aktarılmış. Bu yönüyle yazar ustalığını konuşturmuş. Daha önce filmini izlemiş ve keyif almıştım; ancak kitabı çok farklı ve daha güzel. İyi okumalar ️
Dikkat bu yorum aşırı oblomovluk içerir Okuyan hemen herkesin kendisinde bir parça oblomovluk olduğunu keşfettiği kitaba gelelim. önemli olanın oblomov olmadığı, oblomovluk olduğu esere. Baş karakterimiz Oblomov, hiç bir şey yapmadan büyümüş 30 lu yaşlarda bir soyludur. öyle miskindir ki çoraplarını dahi yaşlı uşağı Zahar giydirmektedir. Oblomov kafasından çok plan yapar, düşünür ve zekası da yerindedir; fakat iş eyleme geçeceği vakit hiç bir şey yapamaz, çünkü o amansız bir hastalığa yakalanmıştır: Oblomovluk. İyi okumalar. Oblomovluk sizden uzak olsun
Yaşayan efsanevi japon yazar Haruki Murakami'den mükemmel bir eser daha okudum. Öncelikle şunu belirtmekte fayda var ki herkes için Murakaminin eserleri çok da beğenilecek bir niteliğe sahip değildir. Onun eserlerini okuyan birçok kişi saçma bulabilir. Zira alışık olduğunuz türde bir yazar değil. Yazdığı eserlerde tek bir konuyla yetinmiyor bazen olaylar arasında bir bağlantı da kuramıyorsunuz ve kurmanız da beklenmiyor. Bu eseri de öyle. Kiki ile Koyun adam arasındaki bağlantı gibi. Bu eserinde de +18 yerler var. Beni onun eserlerine çeken şey şüphesiz özgünlüğü. Son olarak yazarın beğendiğim bir sözü ile noktalayalım: "Farklı insanları severim. Şu alemde yüzlerindeki sıradanlığı bozmamaya çalışarak düzenli bir hayat yaşıyor gibi görünenler daha güvenilmez olur çünkü." İyi okumalar.
Nobel ödüllü yazar J.M Coetzee' nin kaleme aldığı eser "Barbarları Beklerken" 1980'lerde yazılmış ve 1970'lerin Güney Afrika'sına gönderme yapıyor. Sadece O yıllara has bir şey değil; günümüzde birçok devletin halkına ya da diğer milletlere uyguladığı bir politikayı, korku politikasını anlatıyor eser. Eseri okurken baştan sona merakla bekliyoruz barbarları ama görünürde yok barbarlar. Yoksa barbarlar sözde imparatorluğu korumaya gelen askerler mi? Okuyun siz karar verin. İyi okumalar ️.
Değerli Okur Arkadaşım, okunulan bir kitap hakkında yorum yazmak, okuma işinin ciddiye alındığının bir kanıtı olarak gösterebiliriz. Tabi burda yine okuyan kişinin tamamen niyetine bağlı. Ben acizane olarak okuduğum eserleri sadece okumuş olmak için okumuyor, o eserlerin bende bıraktığı tesiri de yazmak için çaba sarfediyorum. Böylece okuduğum eser bir anlam kazanıyor, çıkarımlarım yıllar sonra bile okuyabileceğim sanal kütüphaneme kaydediliyor.
Masumiyet Müzesi'nin bende bıraktığı etkiye gelirsek(Bundan sonrasını kitabı okuyanlar için yazıyorum, kitabı okumayanlar okumasın lütfen); baş karakter Kemal'in, olayı bizzat gerçekten yaşayan Kemal'in, yaşadığı aşk'a saygı duymakla birlikte yaşadığı şeyin bana bir takıntı bir hastalık gibi geldiğini söylemek istiyorum. Sekiz yıl boyunca sevdiği kızın, başkasıyla evli olan sevdiği insanın evine gitmesini, nişanlısından ayrılmasını okuduğumda Kemal'e acıdım ve " Böyle insanlar da hayatta varmış! " diyerek şaşırdım. Hikâyede yer alan bayanın (Füsun) Kemal'i sevdiğine dair anlamlı veya kesin bir ipucu da bulamadım. Belki siz bulmuşsunuzdur ya da çıkarımda bulunmuşsunuzdur. Üzgünüm ama ben bu hikayede Füsun ve Kemal'i aynı çerçeveye koyamadım ve Kemal'in boşa giden yıllarına acıdım. Zaten Kemal de acınacak bir halde olduğunu anlıyor. Değerli Okuyucu, senin hikayedeki yorumun çok daha farklı olabilir benim yorumum seni üzdüyse eğer dikkate alma beni. İyi okumalar
Filibeli Ahmet Hilmi'nin kaleme almış olduğu Amak-ı Hayal, hayalin derinlikleri anlamına geliyor ve sizi gerçekten de hayalin derinliklerine sevk ediyor. Felsefi ve tasavvufi yönden oldukça derin anlamlar içeren bu eseri herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. Kitapta Raci ile birlikte Aynalı Baba ile her buluşmamızda farklı alemlere seyahat ediyoruz, hakikati arıyoruz. İnsanın, hakikatin, mutluluğun mahiyetini sorguluyoruz. Her kesimin okuyabileceği güzel bir eser. İyi okumalar dilerim
