“Ama ne kadar soyut görünürlerse görünsünler, düşünceler de bir dayanak noktasına gereksinim duyarlar, yoksa kendi çevrelerinde anlamsızca dönmeye başlarlar.”
'Fakat insan anlamsız ve tutarsız bir yaratıktır ve belki de bir satranç oyuncusu gibi sadece hedefe ulaşma sürecini seviyordur, hedefin kendisini değil. Kim bilir (kefil olmak imkânsızdır) belki de insanoğlunun yeryüzünde uğraş verdiği bütün amacı, yalnızca başarı sürecinin bu sürekliliğinde yatıyordur'
"Satranç hayat gibidir David, " demişti babası. " Her parçanın kendi işlevi vardır. Bazıları zayıftır, bazıları ise güçlü. Bazıları oyunun başında işine yarar, bazıları ise sonunda. Ama kazanmak için hepsini kullanmak zorundasın. Aynen hayatta olduğu gibi, satrançta da skor tutulmaz. On parçanı kaybedip, yine de kazanabilirsin oyunu. Satrancın güzelliği budur işte. İşler her an tersine dönebilir. Kazanmak için yapman gereken tek şey tahtanın üzerindeki olası hamleleri ve anlamlarını iyi bilmek ve karşındakinin ne yapacağını kestirebilmek. "