“Ödenebilecek bedel zaten ödendi. Sanılmasın ki artık alevden korkar ateşin kendisi.”
Kitap zevkinin parmak izi gibi olduğunu düşünüyorum. Her insanın benzersiz bir parmak izine sahip olması gibi, okuma zevkleri de kişiden kişiye farklılık gösterir. Bu yüzden bu sayfada çok net tavsiyeler vermekten kaçınırım. İki insanın tamamen aynı kitaplardan
" Rabbimiz bizi "acûl", yani "çok aceleci" olarak vasfediyor."İnsan hayra dua eder gibi şerre dua eder.İnsan çok acelecidir."(İsra 17/11)Tepkisini, yargısını hemen verir.Ardını, aslını araştırmak ona zor gelir.Halbuki böyle yapanlar giderek kötülüğü, kötü düşünmeyi ve kötümserliği ahlak edinirler.Olaylara, kişilere, olgulara kem nazarla bakmaya alışırlar.Böylece esasını bilmedikleri konularda diğer insanları hemencecik yargılar, kınar ve kötülerler."
"Karşı karşıya kaldığı her tercihte Hakk'ı seçmektir.Ahlak, yani yaratılış imtihanı zaten ikilemlerde yapılan tercihlerle ortaya çıkar.Mümini kafirden, alimi cahilden, arifi gafilden, hazreti insanı esfel-i safilinden ayıran budur.İnsan bu tercihi istikrarlı bir şekilde hep Hakk'tan yana yapmaya devam ettikçe Hak dostu olur.O zaman Hak nuru onun bakışı, görüşü, yürüyüşü, düşünüşü, sevişi,nefret edişi, sanatı, siyaseti, ticareti olur."
Topyekün bir savaşın ortasındayız. Bu ideolojik bir savaş. Toplumsal bir savaş. Manevi bir savaş. Bu; etik, ahlak ve cinsiyet savaşı.Bu, yok saymayacağız bir savaş.
Modernleşmenin teşvik ettiği küresel siyaset küresel çizgide yeniden yapılandırılmaktadır. Benzer kültürlerle sahip halklar ve ülkeler bir araya gelmektedir. İdeolojinin belirlediği işbirlikleri ve süper güç ilişkilerinin yerini kültürü ve medeniyetin belirlediği iş birliklerine bırakmaktadır. Siyasal sınırlar kültürel olanlarla örtüşecek şekilde yeniden çizilmektedir. Kültürel topluluklar Soğuk Savaş bloklarının yerini almakta ve medeniyetler arasında fay hatları küresel siyasetteki anlaşmazlığın esas adları haline gelmektedir.
Yaşadığımız her ânın hafızamızda o ilk saniyelerdeki gibi canlı kaldığını düşünsenize. Ne fena, unutmak ne büyük nimet! Samet Doğan'ın aynı kitabında geçer: "Böyle zamanlarda her şeyi unutup gülmeye başlamak tuhaf, fakat olması gereken bu: Çiçek solar, güneş batar, yağmur ıslatır, süt ekşir, insan unutur." Unutalım sevgili okur.