O, ömrünün sonuna kadar hiçbir zaman ne İyiyi, ne güzeli, ne doğruyu, ne de kendisinin iyiliğe ve doğruluğa taban tabana zıt, insanca olan her şeyden oldukça uzak, ne anlama geldiğini anlayamayacağı eylemlerinin önemini kavrayabilmişti. Dünyanın yarısı tarafından övülen eylemlerinden vazgeçemezdi ve bu yüzden de iyilikten, doğruluktan, insanca olan her şeyden vazgeçmek zorundaydı.