+754
Bir toplu katliam istiyorum, geçmişimi fısıldayan resim albümünde. Hangisi daha hızlı yaşlandı, hangisi öldü, hangisi nefretle sayıklıyor beni; tüm bunları yalanlayacak. Yırttığım vesikalık fotoğraflarla skoru yükseltiyorum gibi sanki, evet, beni bu savruluş aklayacak. Yüzlercesini yok ediyorum, yüzlercesini mahvediyorum, yüzlercesini kahrediyorum. Beni bu infial tutuklayacak. Bu gece öldürdüğüm ilk aşkım gelmeli buraya ve bana bir çiçek atmalı. Sonra oturup onunla bütün taşları piyon olan Satranç oynamalıyız sabaha kadar, ellerimizde Kağıttan gemiler, önümüzde bir Pearl Harbor tabağı. Aklımızda sarf edilmemiş mısralar.
Sayfa 78 - Yom YayınlarıKitabı okudu
Bitmek bilmeyen bir savruluş; tam üç saat...
Sayfa 54 - Kapı YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
“İnsanı ağır yaralayan her ne varsa, yaşanıp bittiği andaki acısıyla kalabilseydi, tahammül gücümüz ayakta durmamıza yetebilirdi. Öyle kalmadığını öğreneli çok zaman oldu. O keskin acı, o yaralayıcı savruluş hafızamızın korunaklı odalarında ilk andaki kadar taze, ilk andaki kadar sarsıcı, ilk andaki kadar kederli var olmaya devam ediyor.”
Sayfa 25 - Doğan KitapKitabı okudu
hayat böyledir işte! ateşin sonu kış araya durgun bir gökyüzü girse de külün sonu boşluklara savruluş
Ontolojik kopuş, fenomenolojik savruluş . . .
Elimde büyüyen adam için tasalandım birden. İsmini hatırlayamadım. İsimsizdi. Bu da tıpkı kimsesizliği, ezilmişliği, hırpalanmışlığı kadar gerçekti. Şimdi, gerçekliğinin bu yeni yanı, eski yanlarıyla birleşip heyulalar peyda ediyordu.
Ötüken YayınlarıKitabı okudu
plan yapma yorulursun kaderi tasarlama boşuna suya düşer planların gözün uymaz olur kaşına sana boynunun bilmediği bir eğimle gövdene teslim olacak bir duruş gerek bilme. bilirsen kovulursun sana cehaletle unufak olacak bir savruluş gerek
Reklam
126 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.