Neden en iyi yürekli insan bile sanki karşısındakinden her zaman bir şeyler saklıyor ve ondan sakınıyor? Sözlerinin boşa gitmeyeceğini biliyorsan neden içindekini hemen ve açıkça dile getirmiyorsun? Herkes olduğundan daha kapalı görünüyor ve sanki duygularını çok çabuk dile getirirse kendi duygularını incitmekten korkuyor...
Düşlere düşkünlüğü onun, ölçüsüz gecelere,
dizginsiz ruhu, hazır solgunluğu
uyuyor onunla sonunda, ve uyuyor o,
çöküyor tutkusu çünkü ölülerden bir denize,
batarak şiddetle, bağdaşıp sopsoğuk.
Yalnızım, köhne maddeler arasında,
yağıyor üstüme beni andıran bir yağmur,
beni andıran çılgınlığıyla, yapyalnız ölü dünyada,
yağdıkça geri çevrilen, direngen bir biçimi olmadan.
Benim sevildiğimden çok sevilen bir insan gelmemiştir dünyaya. Beni böyle seven insana da ben sözün tam anlamıyla tapıyordum. Ama bu mabetten ayrılmak gerek. Artık hazin bir kelime acısına dayanamayacağım bir görev yüklüyordu bana: Ayrıl!
Yarısı anlatılamaz bir mutluluk, yarısı sıkıntılı bir yalnızlık içinde geçen gençlik ve olgunluk çağımdan sonra, ilk kez gerçekten sevebileceğim birini buldum. Seni buldum.