İclal

İclal
@sayfadakimurekkep
Ne edersen kendine, edersin kendi kendine.
“–İt posti, domuz posti; debâgatle temiz olur mu?" “–Hayâti de murdardır, memâti de!"
Reklam
"Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkıt ne bilir; Mübtelâ-yı gâma sor kim geceler kaç saat?"
Bir gün, bir dalga denizde değil zihninizin içinde çarptığında, bir yağmur damlası elinizi değil kalbinizi ıslattığında, bir kar tanesi avcunuza değil ruhunuza düştüğünde, hüzün kan misali damarlara dolmuş, gözler yağmurun kendisi olmuş, adeta bir durakta beklermişçesine zaman gelse de otobüse binip gitsem dediğiniz, pes edip sadece bir çocuk parkını, belki sahildeki bir bankın az ilerisinde uçuşan martıları izlemektir hayat. Oldukça zor, ama mükemmel. Mükemmel evet, zordur ona ulaşmak. Çokça yorulursunuz, pes etmek istersiniz, sonunda sizi bekleyen o hep yolunu gözlediğiniz güzellikleri hatırlar, her şeyden fedakarlık eder baştan başlarsınız. Umuttur hayat. Her kötülüğe rağmen, başınıza gelen her aksiliğe rağmen, hastalığa, kavgaya, kaygıya ve bir sürü olumsuzluğa rağmen tekrar başlamaktır, bilinmeyeni ortaya koymaktır. Rengarenktir hayat, mavidir mesela, sessiz sakin bir gün sabahı, kahvaltı yaparken çayınızda tüten dumandır. Sarıdır belki, bir hastane koridorunda ölüm ile doğum arasında bekleyen. Kırmızıdır, yeşildir, mordur... Beyazdır hayat. Evet evet, beyazdır. Çünkü beyaz içinde her rengi barındırır. Tertemizdir. İkilemdir, acıdır ama bir o kadar tatlıdır da. Güçsüzdür belki ama güçsüzlüğünün kaç katı güçlü olduğunu bilemezsiniz onun. Mutsuz gibi görünebilir ama içinde bir kalbi varsa şayet, vicdanı varsa, insan daima mutludur. Çünkü hâlâ yaşıyordur. -sayfadakimurekkep.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Karanfil'e Mektuplar- sayfadakimurekkep.
Bilmiyorum, bilemiyorum. Hem bilmek, değil midir çözmek bir zihnin karmaşasını? Elimde tuttuğum kalem, Ayırmaz mı tüm düğümleri sayfaya döktüğüm her kelimede? Ey dünya kargaşası! Bir toz bulutu gibi çökerek üstümüze elde ettin mi istediğini? Ey kalem ve kağıt! Ortaya saçtığım bu kelimelerin cellatları! Düğüm açarken ortaya çıkan zehirli parçalar! Bir asit gibi eritin şimdi tüm kötülükleri! Ey ağaçlar ve çiçekler! Kurutun şehrin bedbaht havasını! Ey denizler ve yağmurlar! Bir bela misali çökün şimdi meydana! Yıkayıp arındırın tüm sokakları kötülüklerden! Ey bildiklerim ve bilmediklerim! Çıkın zihnimden.
Karanfil'e Mektuplar- sayfadakimurekkep.
-Bilmiyorum Deniz- Yoluma çıkan taşlara körüm galiba, Zira takılmadıkça farkedemiyorum deniz. Gel ormanları dolanalım, içinde kaybolalım. Ama ne var biliyor musun deniz? Ben, Kafamın içindekilerle boğuşuyorum. Sus diyorum deniz, Niye sesini kesmiyor bunlar? Korkuyorum deniz, Yanlış bir yola kapılıp derinlere çekilmekten korkuyorum. Bir kağıt parçasının rüzgarda uçuşması gibi savrulmaktan, Bir müzisyenin önemli bir konserde yanlış nota basması gibi, Doğruluğuna inandığım şeyin yanlışlığından korkuyorum. Deniz, girdiğim o ormanlardaki ağaçlara balta olmaktan korkuyorum. İçtiğim bir bardak su söndürür mü içimdeki yangını? Alnımda birikmiş boncuk boncuk terler ifade eder mi yaptığımın doğru olduğunu? Biliyorum deniz, Sanırım kayboluyorum. Bir inci kolyenin kopması gibi, Dağılmaktan korkuyorum.
Reklam
Reklam