"Hepimiz parlayan bir ay gibiyiz ama görünmeyen karanlık bir tarafımız da var."
-Halil Cibran
Kitabı gerçekten çok beğendim, her şeyiyle harikaydı. Okumaktan çok keyif aldım. Normalde 10 verecektim ama bir yıldızı az sonra spoiler kısmında bahsedeceğim sebepten dolayı kırdım yoksa 10 yıldızlık bir kitaptı bana göre. 3. kitabı okumak
Utanma, yüzün kizarabilmesi, saygılı olma, pişmanlık hissetme, bağışlama; insanı kısıtlayan, ancak orta ve uzun vadede fayda sağlayacak olan duygulardır.
".. çocukluğun en sinir tarafı da ne yapman gerektiğini sana durmadan söyleyen birileriyle birlikte yaşamaktır. Uyu, uyan, kalk, yemek ye, yıkan, eve gel, ders çalış, koşma, terleme, su içme, üstünü kirletme, küfür etme, tırnak yeme.. Cici çocuk ol, efendi ol, saygılı ol, şeker ol, şirin ol.. Sıcak yazlar çabuk geçti. Oysa çocukken yaralar bereler içinde hiç tükenmezdi.. 'daha dün gibi.' Bir öğle uykusuna feda edeceğimiz neler var şimdi.. Büyüdüğümüz, bir arada olduğumuz. Sıcak bir yaz günü ağrıyan bir başa şefkatli serin bir eli özlediğimiz. Eyvah neler oluyor bana dediğimiz. Dansöz ve tüpçü olma hayalimizi bütçe denkleştirmelerinin kapladığı. Bir öğle uykusunda görülen bir çocuk rüyası. Üstüne Temel Reis çizilmiş uçurtmayı bir türlü uçuramamışız. Bahçede sırayla sallanırken rüzgâr Temel Reis'i alıp götürmüş. Uyanmışız. Rüzgâr nedense boğazımıza bir yanma getirmiş. Fark edince, büyümüşüz."
Mustafa Kemal Atatürk'ün sahip olduğu ilmin ne anlama geldiğini Atatürk'ü dine yamama çabalarını boşa çıkarmak için açıklamak zorundayım.
Mustafa Kemal Atatürk'ün sözlerini bilmek, öğretmek, öğrenmek aşamasını geçtik. Şimdi o sözlerin manasını öğrenerek yarım kalan devrimi tamamlama aşamasına geçiyoruz.
İlim sahibi olmak
Yazardan okuduğum ilk eser oluyor kendisi. Konusu oldukça ilgimi çekmişti ve çoğu incelemede severek bitirdiğim
Ruth eserine benzetildiğini okumuştum. Bu yüzden beklentim yüksekti. Tam olarak beklentilerimi karşıladığı söylenemez ancak ortalama seviyede beğendiğim bir eser oldu diyebilirim.
Konusundan kısaca bahsedersem;
Yaşlı bir kadınla
Hemşireler psikiyatri kliniklerinde özellikle intihar, depresyon, ajitasyon, saldırganlık, seksüel davranışlar, psikoz, kişilik bozuklukları gibi durumlar yaşayan hastalara karşı tutumlarında, neredeyse her gün etik ikilemlerle karşı karşıya kalmaktadır. Klinik uygulamalarda etik ikilemleri oluşturan temel zorluk alanlarının başında, hemşirenin hasta yararına yapması gereken uygulamaları gerçekleştirirken sonuçlara ve kurallara daha fazla odaklanması ve hastanın mahremiyetine, onayını alma, bireysel kararlarına saygılı olma, hastayı yapacağı uygulamalar hakkında bilgilendirme gibi konularla çelişen durumlar geliştiğinde karar vermede zorluklar yaşamasıdır.
Üstün Dökmen bir söyleşisinde şöyle der:
"Yere düşen bir ekmeğe basanı görmedim. Ama yere düşen insanı tekmeleyen çok insan gördüm.Biz adamına göre davranırız. Eğer karşımızdaki adam iri kıyımsa, ' Buyur abi' diyor; ufak tefekse, ' Ne var lan!' diyoruz.
Oysa ki insanların onuru eşittir.
Diyorum ki, yerdeki ekmeğe saygılı olma karşısında hem fikiriz. Ona kimse basmaz, öper bir kenara koyarız. Çünkü ekmek nimettir. Kabul. Peki insan bir nimet değil midir?"
.
Ne anlamlı anlatmış değil mi?
Şu yeryüzünde bir insanlığa katma değer biçemedik gitti...
Ve son söz:
Gerçek olan bir şey vardır ki, o da "değerin ağır" olduğudur.
Vazgeçebileceğimiz kimseye değil de hak edene,hak ettiği kadar verilmelidir.
Hani eski bir ata sözü vardır:
"Ederinden fazla verilen değer, soytarıyı kral eder."
Cumhuriyet karşıtlarının niyetleri ve faaliyetleri konusunu Mustafa Kemal’in Nutuk eserinden okuyalım:
“Bilindiği gibi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (İlerici Cumhuriyet) diye bir parti kurdular. Bu partinin gizli eller tarafından çizilen programlarını da ortaya attılar.
Parti programında “parti dine saygılıdır” cümlesi vardı. Bu cümle dini