Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Saz çalmazdı, teller olmasa Aşk olmazdı, kalp vurulmasa.
Nerde böyle hüzünlenmek o zaman; İçip içip ağlamak, Uzaklara dalıp şarkı söylemek; Hafta sekiz ben eğlentide; Bugün saz,yarın sinema, Beğenmedin Aile Bahçesi; Onu da beğenmedin,parka; Sevdiğim dillere destan; Sevdiğim, Meyil verdiğin; Ben dizinin dibinde elpençe divan, Samanlık seyran. Nerde, Nerde, Nerde böyle hüzünlenmek o zaman! Orhan Veli
Reklam
Akıl hastalarından şiirler.
Gönül defterine unutma sakın Satır satır, ince ince, yaz beni O bembeyaz gülden beyaz göğsüne Çekiç ile vura vura kaz beni Geçecek mi senelerden zor günler Gözüm, gönlüm, dilim, seni heceler Hatırla da bazı bazı geceler Göğsüne resmimi bas da, ez beni Bu hasret, bu gurbet ne acı derken Başlarsa bitecek ne kadar erken Bir gün Çankaya'dan bensiz geçerken Hatırlarsın dertli, dertli saz beni...    
Nahif
(neḥāfet “zayıf olmak”tan naḥіf) Zayıf, çelimsiz, arık: Kısa boylu, nahif endamlı, saz benizli, iri siyah gözlü, ufak tefek bir hanım… (Hüseyin R. Gürpınar). Râhibenin nahif vücûdunu kollarımla kaldırdım (Reşat N. Güntekin). Hasta bir fidan gibi nahifti, son derece halimdi. Lâkin o nisbette terbiyeli ve vakurdu (Yahyâ Kemal).
Nerde bir saz çalan insan görürsen, korkma git yanına otur. Çünkü kötü insanların türküleri yoktur... 🥀 (Neşet ERTAŞ)
Sen bi' ceylan olsan, ben de bir avcı Avlasam çöllerde, saz ile seni Bulunmaz dermanın, yoktur ilacı Vursam, yaralasam söz ile seni Aşık Veysel'in unutulmaz dizeleri ile başladım. Samsun yazarlar derneğinin geleneksel cumartesi buluşmalarında ozanlar, şairler, sanatçılar, yazarlar bir araya geliyor ve sazlı sözlü sohbetlerde buluşuyoruz.
Celalettin Tutkun
Celalettin Tutkun
Ahmet Seven
Ahmet Seven
Doğan Kan
Doğan Kan
Reklam
Av Köşkü, Edirne ,IV.Murad
" Ey Murâdî dinleriz biz her seher bülbülleri Nagme-i murgân olupdur şimdi sâz u sözümüz" [ Ey Murad her seher bülbülleri dinleriz Saz ve sözümüz kuş cıvıltısına döndü ] Murâdî
Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az
Uyan Artık Yiğidim
lstırâbdır yiğidim azığımız, hicrandır Mirasımız mahkûmdur, mahzundur, perişandır Gene de ye'se düşme yiğidim; imtihandır Filizlenen her ölüm, mazlumlara nişandır Ne gönüllerde sevinç, ruhlarda beyaz kaldı Ufka bir bak, ilerle; inkılâba az kaldı. Ülkemden hatırıma hep sefiller geliyor Bin yüzlü Ebrehe'ler, kara filler geliyor Şimdi
Reklam
Riyadan Âri
İstanbul fethedilince , Fatih’e pek çok şair , kasideler yazıp sundular . Azim bahşişler aldılar . Bu arada bir Türkmen saz şairi de : “ Devletlü Hünkarım , sabahınız hayır olsun . Yediğin bal ile kaymak , güzergahın çayır olsun . “ Diye yazmış ve göndermişti . Bu iki mısrayı pek beğenen Fatih , şaire bol ihsanda bulundu . --- Efendimiz , bundan daha âlâ şiir yazılı mersiye sunanlara daha az bahşiş verdiğiniz halde şu iki bi-mana mısraya ise daha çok bahşiş ihsan ettiniz . Sebeb nedir ? diye soranlara Fatih : --- Bunu hepsinden samimi ve riyadan âri ( soyulmuş, uzak) buldum , demiştir .
Kamuran Elî Bedirxan
Gulê Ne tîr û ne xencer bû Ne mar û ne ejder bû Bihna Gulê ez kuştim Ne şûr û ne şeşder bû Ne kanî ne robar e Dinê êvar û sar e
Cehaletin elinde lanetli bir saz kaldı Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı.
Nurullah Genç
Nurullah Genç
"camlarına vururken batan güneşin rengi radyoda ince saz söyler kalptekini ne ruhun esrarı ne askın kudreti herkes öder gün gelir payına düşeni"
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.