bab-ı esrarı rahatsız edici unsurlarından ötürü yarım bırakıyorum :)
(okuyacak olan kişilerin kitaba başlamadan aşağıdaki yorumu okumasını tavsiye ederim.)
Yukarıdaki geçen ifadede ne demek istediğimi birazdan dile getireceğim. Fakat öncesinde kitabın kendisiyle ilgili iki üç kelam etmek isterim.
Kitap tamamen “Ahmet Ümit” üslubunda kitap olmuş. Diğer romanlarından farklı olarak şehir bu sefer İstanbul değil, Konya olarak seçilmiş. Yine her kitabında bildiğimiz Baş komiser Nevzat yok bu romanda.
"Tanrı merhametten de, şefkatten de daha büyüktür. Tabii, şiddet ve cezadan da. O'nda hepsi vardır, O'nda hepsi birdir. Bir olmak demek, çok olanı bir görünümde toplamak demektir, ama farklılıklarını silmeden, aynı laştırmadan, birbirine benzetmeden. Çünkü her varoluşun bir anlamı, bir gereği vardır. Çoğu zaman mesele Tanrı'nın ne olduğu değil, bizim onda ne gördüğümüzdür. Sevgi dolu olanlar merhameti görür, zalim olanlar şiddeti. Zeki olanlar aklı görür, aptal olanlar kör inancı; âlimler bilimi görür, cahiller mucizeyi."
uzzzuuuunca bir süre sonra kitap okumalarıma tekrar döndüm :') araya birçok engel girmiş olsa da bu yılki hedefimi tamamlamak istiyorum. imkansız değil ama biraz zor gibi duruyor. yine de önce yarım bıraktığım kitaplarla başlayarak bismillah diyorum...
Sezen Aksu ;
“Binmişiz bir alâmate
Gidiyoruz kıyamete
Selam söyleyin o cahil
Havva ile Ademe’
İşlerine gelince inanç özgürlüğü, tüm inançlara saygıdan bahsederler ama kölesi olduğukları dünyanın zevkleri için insanların inanç değerlerine ağızlarına geleni çekinmeden söylerler .Seküler kesimin bahsettiği ve ulaştığı medeniyet seviyesi de buraya kadar sanırım...
Ancak, toplum her zaman belirli davranış kurallarını herkese empoze etme eğilimindedir, tek tek insanlarsa neden bu kurallara uymak zorunda olduklarını merak etmezler.