Tek kişinin idaresinin büyük değeri, aslında temel fikri şu noktada saklı gibi görünmektedir: insan insan olarak kaldığı için, birisi o kadar yükseğe yerleştirilmeli ve kendisine o kadar büyük bir güç, servet, güvenlik ve mutlak dokunulmazlık sağlanmalıdır ki kendisi için geriye istenecek, umut edilecek ya da korku duyulacak bir şey kalmasın. Böylece herkesin içinde olduğu gibi onun içinde de barınan bencillik, deyiş yerinde ise, etkisiz hale getirilerek yok edilmiş olur; ve bundan böyle o deyiş yerinde ise bir insan olmadığı için, şimdi adaletin gereğini yerine getirebilir, kendi rahatını ya da çıkarını değil, fakat sadece kamunun iyiliğini gözetebilir. (-Zamanımıza göre ne kadar manidar...)
Kişinin ahlaken ıslah edilmesi gerçekte mümkün olan bir şey değildir, mümkün olan, kişiyi korku sayesinde o eylemi bir daha işlemekten caydırmaktır sadece.
Eğer boyunduruk altına girmek istemiyorsan, zamanında, yani zayıflığı sana bu fırsatı sunarken komşuna boyun eğdir. Çünkü eğer bu fırsatı kaçırırsan o kendisini sana bir başkasının safında bir firari olarak gösterecek ve o zaman sana boyun eğdirecektir ve senin fırsatı değerlendirememenin bedelini bunun sorumlusu olan nesil olmasa bile bir sonraki nesil mutlaka ödeyecektir. Machiavelli'nin bu öğretisi yağma ve çapul hırsı için her zaman, devlet adamlarının konuşmalarındaki yalanlarla dolu her tarafı açık palavralardan, hatta köpeğe saldırdığı söylenen tavşanın iyi bilinen hikayesini hatırlatanlardan da çok daha düzgün bir bahanedir. Aslında her devlet ötekini bir çapulcular çetesi olarak görür ve fırsat varken hiç vakit kaybetmeksizin üzerine çullanır.