Şu benim olmasaydı ne olurdu.
Arthur Schopenhauer Aforizmalar biblos yayın evi sayesinde okumuş olduğum bu kitabı önceki kitaplarından farklı kılan bana göre çevirisi çok iyi,anlatılan konu çok açık sade bir dille çevirilmiş olması kitabı alırken bu öyle merdiven altı bir çeviri değil okuduğunda iyi çözersin demişti kitapçı;Dediği gibide çıktı.İnsanın tasarım olması üzerine bölümü tekrar tekrar okuyacağım bir bölümdür.Benim insanın anlama ve yaptığı davranışlara üzerine bir çalışmam var o yüzden bu kitapta diğer bölümleri okusamda en çok işime yarayan bölüm buydu.Okunması gereklidir okuyun,okutturun...
Acaba hepimiz birer mazoşist olabilir miyiz?
İnsanları ayırmaya ne meraklıyız! Sen siyahı seviyorsun ben beyazı, sen ocusun ben bucu... Saçma sapan binlerce şey üzerine ayırıyoruz ama bir iyi ya da kötü ayırımı yapmak aklımıza gelmiyor! Ve bu farklar yüzünden onları yok olmaya mahkûm ediyoruz!
İkinci Dünya Savaşı yılları,
Meşhur toplama kampları...
Ne kitaplar yazıldı ne filmler
·
Not rated
Ne demişti Schopenhauer, "ara vermeden, düşünmeden çok okumak ahmaklıktır". Bir korlesme durumu ki filozof un dusuncesinin üzerine okununca düşünmeden edemiyorsunuz kitap sevdası insanı ne durumlara sokabiliyor. Romandaki karakterimiz, sinolog prof. Peter Kien, bilim insanı, şehrindeki en buyuk, icinde değerli el yazmalarinin bulunduğu bir kütüphaneye sahip ama kendi hayatına sahip olmayan bir adam. Sosyal hayat sıfır, gerçeklik kavramı yitirilmiş, kitaplardan kendisine seslenen yazarlarla konuşuyor artık. Ve bir gün gerçek hayatına pençesine düşüyor ama ne dusmek! Zihinsel, bedensel anlamda öyle bir düşüyor ki bütün o okumusluk, bilgi birikimi kendisini kurtarmıyor. Hayattan, insanlardan kopmuslugu marifet sanan bir bilim adamının soyut korlesmesini okurken kendisinin somut korlesmeme derdinde olması, mantığın sınırlarını aşmanın sonucunun mantıksızlık durumunun sonuçlarından biri. Sevgiden bihaber olduğu halde gerçek hayata adım atmasına neden olan evliliğinde eşini sevemeyen bir adam ve başına gelen bütün aptallığınin nedenini sevgiden yoksun bıraktığı için saçmalayan bir kadını suclamakla saplantiya dusmus, hristiyanliktaki ilk günahı referans alarak bütün kadınları yermiş, ama bir türlü kendi durumunu anlayamamış bir karakteri okuyoruz. Kitapta eğlenceli diyalogların yani sıra, bitmek bilmeyen paragraflar bazen sıkabiliyor. Genel olarak, kitap, kütüphane kurtları için elzem bir okuma olduğunu düşünüyorum. Cunku başta dediğimiz gibi farkında olmazsak kendimizi kaptirdigimizda başımıza gelebilecek şeyleri bilmek adına bir önlem olabilir. Hepimiz kütüphanemizi kitaplarımızı çok seviyoruz ama....!
#okumakyazmakvedüşünmeküzerine adlı kitabımız en başından sonuna çok keskin düşüncelerle dolu...
Yazarın etkileyici fikirleri, felsefi düşünceleri, okuyucuya eleştirel bir bakış açısı aşılayıp ufkunu açıyor. Kısa bir kitap olmasına rağmen içinde bir çok faydalı bilgiler ve alıntılar bulunuyor.
Kitapta dört ayrı konu ele alınarak eleştiriliyor. Bir
Dostoyevski’nin bazı kitaplarını yıllar önce lise zamanımda okumuştum, içeriğini hatırlayamasam da üzerimde müthiş hisler bıraktığını hatırlıyorum. Okuduğum ve hâlâ okumadığım klasiklerin çoğunu okumayı hedeflediğim bu yılda başladığım klasiklerden biri Yer Altından Notlar. Sayfa sayısından çok kısa sürede bitecek gibi görünüyor ki öyle de oldu
Für Das Deutsche Reich
HEIL HİTLER
Nasıl başlanır bilmiyorum; ama bir yerden başlamak lazım anlatmaya . İnceleme yazısı mı olacak emin değilim; fakat belli bir kitlenin hoşuna gitmeyeceği kesin. Günümüzde 10 insandan 9' u Hitler'i sevmiyor. Sebebi ise yahudilere (insanlara değil) yaptığı zulm. Sanki bir tek yahudiler öldürüldü. Ya da yakılan kitaplar. Belki
