"Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince, insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım."
Bedenen ve ruhen bakir kalmakta direten , âşkı ve sevgiyi yakışıksız bulan bir adamın ruhunu , bir fâni 'ölümüyle' nasıl esir alabilir ? Hayattayken oldukça münasebetsiz bulunan aşkına , ölümüyle nasıl inandırıp kendine aşık edebilir? Karşılıksız ya da gizli kalmış duygular sonucu aynı bedenlerde buluşamamış iki insan, ölümleri sonucu ölümsüz kalan ruhlarıyla, kirlenmiş zihinlerin kirli duygularından arınmış bir şekilde , daha mı temiz ve samimi duygularla yoğrulan bir aşk yaşarlar? Ya da âşk gibi güçlü bir tutkuyu, hapis edilmiş duygularını çoktan beraat ettirmiş iki fâninin, henüz hayattayken her dakikasının değerini bilerek yaşaması, deneyimlemesi gerekmez mi ?
Kitabın arka kapağında da belirtildiği üzere , Sebahattin Ali' nin Kürk Mantolu Madonna yapıtından aşina olduğumuz bir eser 'Klara Miliç'... Dönemin toplumsal olayları üzerinden eserlerini şekillendiren , üstün edebi kurgusunun yanında bir tarihçi gibi okuru bilgilendiren nüanslar sunmayı ihmal etmeyen bir yazar olan Turgenyev' in alışılagelmiş tarzının dışına çıktığı ve bana göre bir âşk teması üzerinden ; insan ruhunun , yoğun duygu değişiminin getirdiği kargaşayla bedenlere acımasızca hükmedişinin tasviri niteliğindedir 'Klara Miliç' .
Klara MiliçIvan Turgenyev · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20202,634 okunma
Serenad eseri 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevi yürüten 36 yaşındaki Maya Duran'ın ABD'den gelen 87 yaşındaki Alman asıllı Amerikalı Profesör Maximilian Wagner'i karşılaması ile başlar. 1930'lu yıllarda İstanbul üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün bunun Şile'ye götürür. Böylece kartları yavaş yavaş açılan 60 yıllık dokunaklı bir Aşk hikayesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir. Eserde: II. Dünya Savaşı’nda yaşanan Yahudi soykırımı, Ermeni ve Kürt sorununun yanı sıra Struma gemisi ve Mavi Alay facialarında hayatını kaybeden kişilerin hikâyelerini de gözler önüne seriyor.
Yüzbinlerce okurun elinden bırakamadan okuduğu Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığinin en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz dengesi. Sebahattin Ali'nin Kürk mantolu Madonna kitabından sonra en çok etkilendiğim bir roman. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Tek kelime ile MÜKEMMEL bir eser.
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136.9k okunma
Sebahattin Ali, yazdığı romanlarındaki ana karakterlerin psikolojilerini çok iyi tasvir ediyor, karakterlerin içindeki gel-gitleri, bastırılmış duyguları, insanın bilinen tarafları kadar bilinmeyen, gizlenen taraflarına da dikkat çekiyor. Kürk Mantolu Madonna ve İçimizdeki Şeytan şehirde, Kuyucaklı Yusuf ise köy yaşamını anlatan romanları (en çok
Öncelikle benim için okumakta çok geç kaldığım bir kitap. Bu kitaptan sonra Türk edebiyatına daha fazla önem vermem gerektiğini fark ettim.
Kelimelerin ve ruhların dansını izlediğim bir şahaser. Derin büyük bir reverans ile selamlıyorum..
Kitabı okurken ayraça ihtiyaç duymuyorsunuz :) Bir okuyuşta bitecek, satırları hafızanızda bir film karesi
Benim açımdan bakıldığında Sabahattin Ali'nin kitaplarından etkilenmemem imkansız. Onun eserlerini okuyunca insan olarak etkilendiği duyguları yoğun bir şekilde hissettiriyor insana. Sabahattin Ali'nin Kuyucaklı Yusuf'un hep aklımda o kadar insani o kadar güzel duyguların üstünde durur ki bir çocuğun çaresizliği ailesinin olmaması başka aileye
Madonna'nın hayatı degil tabi onu bir belirtelim!!!
Raif efendi ve Maria'nın iç yakan,için için yanan ve küllenmeyen aşk hikayesi..Karakterler gözünüzün önünde canlanmakla kalmaz,hologramla odanızın ortasına dikilir resmen! öyle derin bir karakter tahlili.. diyalogları sarsar,silkeler.. Her sayfada of cektirir, bogaz düğümler."Ama askolsun"luk bir Sebahattin Ali eseri..okuyun da görün ne diyeyim
Sebahattin Ali - Ustayı birkaç bilinen şiiriyle tanımış, Sinop’a onun kaldığı cezaevine - koğuşa gitmiştim. Onu önce koğuşun içindeki ruhundan selamladım, sonra Aldırma Gönül diyerek kendi yaşadıklarımın bu beyefendi ile aynı olmadığı kanısında, “ah Raif biz ne yaşadıkki” diyerek utandım.
“Kürk Mantolu Madonna” Çoğu insan söz arası bana “okudun mu” diyordu. Okumak istemiyordum, içindeki sıkıntılı durumlar benden birkaç yüz gram gözyaşı dökecekti bunu biliyordum. Ben bu kitabı okuduktan sonra kadınların “sadece bir erkeğe” üzülerek okuduklarını gözlemlerken, hayatında bir kez dahi olsa Kürk Mantolusunu yaşayan sonrasında onu düşünen, içinde sır gibi tutan adamların, dün son sayfalara varmadan benim gibi ağladıklarını da kendimde gördüm. Nitekim en az üç kez okunmalı çok farklı gerçekten de çok güzeldi. Fazla, sayfa içi sözcük duyguları vermiyor ve her erkeğin okuması gerektiğini düşünüyorum, sahiden hayatta bir kez bile olsa Kürk Mantolu Madonnasını bulmuş mu? Okuyup öğrenmesi gerekir. Hep sessiz sakin yaşadıktan sonra birilerinin de benim gibi bir “erkek” olduğunu görünce, benim gibilerin de bu kirli dünya üzerinde doğrularla yaşadığını gördüm. “Ben en çok bir aşk hikayesine değil, benim gibi sessizler, masumlar, pısırık sanılanlar için ağladım.”
Sebahattin Ali'nin okuduğum ikinci kitabı oldu Kuyucaklı Yusuf ve Kürk Mantolu Madonna'yı da yeni okuduğum için arka arkaya gelen içinde fırtınalar kopan ama elle tutulur bir iş yapamayan erkek karakterleri beni oldukça sıktı .
Kitabı okurken bir yeter ama Yusuf yeter bu kadar da saf olunmaz diye diye okudum hoşlanmadım karakteri daha güçlü isterdim galiba .
Yusuf ile Muazzez olayı çok çarpık oldu onların o dostana ilişkileri abi kardeş olarak kalmalıydı.
Muazzez kitapta en üzüldüğüm karakterdi, hiçbir şeyi hak etmedi çok küçüktü ve böyle bir son olmadı .
Sebahattin Ali'nin dili oldukça akıcı kitaplar sıkmıyor çok iyi akıyor ama karamsar karakterleri hoşuma gitmiyor.
Kitapların sonlarını açık uçlu bırakması da bir farklı konu bilemiyorum netlik isterdim bu hikayenin sonunda kim öldü kim kaldı Yusuf nereye gitti
Not: Tabiki bunlar bana göre :)
Kuyucaklı Yusuf Sabahattin Ali · İş Bankası Kültür Yayınları · 2019174.9k okunma