" Her baba, aslında bir imadir oğluna.
Mevsimler, yıllar ve hayat,
Ah, böyle böyle geldim huzura,
Çiğnedim babamın sancı sırtını,
Gittim raylarda unutulan hikayelerin kahrına.
Ben o dişi taşların oyuklarında duaydım artık..
Alışır, alışır diye düşünürken,
Merak oldum ona.
...
Anneler erken,
Ölümlerine yakın sevilir,
Tanrılar tarafından "delik bir küpü suyla doldurmaya mahkûm edilen kızlar”
5 nesil boyunca lanetlenen Argos sülalesinin 5. nesil üyeleri ikiz erkek kardeşlerdir ve daha ana karnında iken kavga etmeye başlamışlardır ve birbirlerine karşı sebepsiz, bitmeyen bir kinleri vardır. Doğumdan sonra zarar vermelerini engellemek için babaları ülkesinin doğusundaki mısır topraklarını Aigyptos'a, batıdaki Libya topraklarını Danaos'a verir ve ömür boyu görüşmelerini yasaklar. Danaos'un 50 kızı ve Aigyptos'un 50 oğlu olur, bir gün Aigyptos artık bu sebepsiz düşmanlığa son vermek ister ve bir elçi göndererek Danaos'un 50 kızına talip olur. Ancak pekiyi niyetli olmayan Danaos aynı fikirde değildir, hala sebepsiz kininin esiridir ve bunun bir tuzak olduğuna inanır. Evlilik gecesi her kızına birer hançer verir ve eşlerini öldürmelerini emreder, görev yerine getirilir ve lanetin son halkası tamamlanmış olur. Bu talihsiz olaydan sonra kızlar yeraltı dünyasının en karanlık zindanlarına atılır, kendilerine ceza olarak dipsiz bir kazanı delik testilerle doldurma görevi verilir... Yaşamları boyunca sebepsiz bir kinin cezasını amaçsız bir uğraş ile çekerler
Öyle bir yerdeyim ki...
Birini sevememek, sevdiğine ait olamamak ve hiçbir şey hissetmemek çok tuhaf bir duygu. Hani kimseyi sevemezsin ya ama sürekli bunun acısını çekersin ya aynı onun gibi işte, sürekli bir yalnızlık hissi… Neden korkuyorum ki birisiyle aşk yaşamaktan? Neden bir adım atamıyor ve neden korkularımı yenemiyorum? Cevap bulamadığım
Çocukluğumdan beridir süregelen bir alışkanlıktır benim için günlük tutmak. Kimseye anlatamadıklarımı satırlar ile itiraf etmek ise artık bir nevi terapiye dönüştü. Defterimi açıp bir süre durdum. Ne kadar zamandır yazmıyorum diye. Sonra ne kadar da yorgunum kelimeleri başladı dökülmeye. Yazdıkça yaptıklarımın pişmanlıkları ve sevinçlerinden
Orhan Pamuk
Bu yazarla ilk karşılaşmamdı bu kitabı. Kitabı bitirdikten sonraki içimde bıraktığı bu hissiyattan da belliki son da olmayacak.
Açıkça söyleyecek olursak. Bu adamda veya bu kitabında insanı kendi yanına çeken, gel gel izle diye seslenen bir akıcılık var. Öyle ki şu an a kadar elime aldığım her kitap da, hep bir olaya dahil oluş,