Çok karanlık bir gecede cam kırıkları üzerinde yalınayak yürüyorum. Yıkılıyorum, kendi kendimin üstüne yıkılıyorum. Hem cam kırıklarıyım, hem de camın yaraladığı kişiyim.
youtu.be/Rk_i3gVW4dI
Sen Nasıl Bir Şarkısın Sen Nasıl Bir Kadınsın Be
Bu kalabalığın içinde
Yapayalnız hissetmektense
Dünyanın bir ucunda
Tek başımayım
Kir göstermeyen renkleriniz
Sizin olsun korkmaktansa
Bulanıklığın tam içinde
Bir başınayım
Benim belki de
Gizli bir bildiğim var
Elbette ağlarım
Benim can kırıklarım var...
Senin gördüğün
Yanağımdan süzülenler
Asıl içimde
İçinde yüzdüğüm bir deniz var...
👇👇👇
youtu.be/Rk_i3gVW4dI 💙
Can Kırığı
Şarkının sözleri yabancıydı ama sanki biliyormuş gibi anlamları yükledim bize.
Şey diyordu…
Ben, karavan ve yollar
Biraz da huzur
Ve her baktığım yerde sen...
YORUMUM;
Duygusallığımdan mıdır bilmiyorum ama gözümden yaş geldi. Gençlik dizisi gibiydi belki bir Kelebeğin rüyası değildi ama henüz kozasında iken umutları elinden alınmış yaşam savaşı veren bir karakter vardı Eva.
Ana karakterden çok ona üzüldüm desem yeridir. Kitapta sevemeyecek kimse yok. Çünkü herkes iyi kitap bittikten sonra kapağı kapatıp masaya bırakınca etrafımı hüzün sardı dünyada böyle insanlar var mı? Hayır olmadığını biliyorum ama yinede soruyorum. Kitapta Nihal teyze Ahmet amca Onur hatta Nida oldum.
Ama en çok Eva oldum kurduğu cümle Anka'dan çok beni etkiledi.
"Ömrüme ömür katmak için, ömrümden çalıyorlar da haberleri yok."
Kitabın sonlarında anladım cümlenin ağırlığını. Belki bilindik bir son bilindik bir hikaye beklenilen bir konu ama bilmiyorum Eva beni çok etkiledi.
Ana karakterler Anka ve Kıraç anne ve babalarını kaybetmiş iki yarım. Birbirlerine tamamlanmak için gelip bir yola adım atıyorlar. Sonunda ne olur onu ben söylemim yazar yazmış size okumak düşer. Kitaba puan vermiyorum bu sefer.
Okurken Şebnem Ferah - Can Kırıkları dinleyin.
Başka bir kitapta görüşmek üzere.
Ailesizliğin bunalımında yetişmiş ve çocukluklarında yaşadıkları peşlerini hiç bırakmamış bir grup arkadaşın hikayesi. Dilek Kızmaz, derinlikli karakterler yaratıp, gençlik edebiyatında ayağı yere basan kurgular inşa edilebileceğini bize gösteriyor. Her bölümü açan şarkılar bize nostaljik hislerini yansıtıyor ve bilimum duygunun ritminde romanın