Tanrılara inandığımız falan yok aslında. Olmadıklarını ikimizde biliyoruz. Ama adlarını geçirerek kurduğumuz cümleler başka kelimelerle kurulduğunda aynı etkiyi yapmıyor.
Korku nedir, artık hiç bilmiyorum. Bildiğim tek şey… bu hayat bir ada… hayırsız bir ada… bizi taa ne zaman atmışlar bu adaya. birbirimizi yiyoruz iştahla.
Hayatta kalamayacağım bir iklimde yapayalnız bırakılmışlığımın öfkesiyle…Yeminimden döneceğim ve kendi yaratıcısına kinlenen bir gergedana dönüşeceğim. Varlığımın intikamını almak için yola düşeceğim.Zamanın içinden geçeceğim. Ailenin içinden geçeceğim.Ahlakın içinden geçeceğim. İnancın içinden geçeceğim. devletin içinden geçeceğim.
Senin içinden geçeceğim.
“İnsanların çoğunun kendi yaşamlarıyla ne yaptıklarını, zekalarını nasıl kullandıklarını gördükçe,beni kendileri gibi sevmelerini istemek gelmiyor içimden.”
Toprak işlenebilir bereketiyle tanrıçalığımı elimden aldıktan sonra yalnızca bir bedenim. Ruhsuz güzelliğini bir medeniyetin yokuşuna sürükleyenim. Bir yüzüm aşkı alevlendirirken bile diğer yüzüm acıya sürüklenir.