Ölüm-yaşam dengesini; inanç, tutku, arzu, merhamet ve acıma gibi duygularla anlatan yazarımız dışardan bir seyirci durumundadır. Albert Camus, anılarımızın değerini yüceleştirmiştir. Hayallerimiz anılaşmayacak olabilir fakat anılarımız hayallerle harmanlanabilir. Eseri okurken sık sık sorduğum soru ise "insan ikna mı oluyor , kabulleniyor mu" sorusu idi. İnsanın en zor kabullenmeyi beceriyor bana kalırsa. Yeniden yaşamak için sebeplerimiz var mı? Yeniden başlama cesaretimiz ya da gücümüz var mı? Alışkanlıklarımız üzerindeki etkimiz , bizim üzerimizdeki alışkanlıkların etkisinden daha az. Kendimize ve başkalarına ne kadar yabancıyız ? sorusunu sordurtan bir eser. Ben bu soruya yabancı olduğumuzu anladığımız an yabancılaştığımızı düşünenlerdenim. Eserin bana etkisi daha çok hayallerimizle, isteklerimizle yer değiştiren gerçeklerimizin çarpıcılığı olmuştur. Umarım sindire sindire okuyacağınız bir eser olur. Albert Camus sizi sıkmadan bitirivermiş eserini. Keyifli okumalar efenim :))