Ben seni hep sevgilim ben seni hep yüzünden geçen dalgalardan okudum. Gözlerine sevgi okudum ellerine şefkat okudum Annen seni inkar etmişti Aldım etime dokudum.
Acı, insanların dikkatini çekmeni sağlar. Acı içinde olduğunda insanlar seninle ilgilenir, şefkat ve sevgi gösterir. Herkes sana bakmaya başlar. Kim acı çeken birini incitmek ister? Acı içindeki birini kim kıskanır, kim ona düşmanlık besler? Bu fazla gaddarca olurdu.
Reklam
Çocuğumu yeniden yetiştirmem mümkün olsaydı demeden
Takip ettiği bir kadın program vardı, yeni başlayacaktı. Onu izlerse dalar gider olanları unuturdu.Oturma odasına geçti, sehpanın üzerinden kumandayı aldı. Aynı anda televizyonun önüne kendi adına bırakılmış mektubu gördü. Mektubu eline aldı, ön tarafını çevirdi. Zarfı yırttı, içindeki mektubu çıkardı: 'Mümkün olsaydı' başlıklı yazıyı okumaya başladı: ●Çocuğumu yeniden yetiştirmem mümkün olsaydı ona işaret parmağımı kaldırıp, yasaklar koymak yerine parmaklarıyla resim yapmayı öğretirdim. ●Hatalarını daha az düzeltir, onunla daha çok yakınlık kurmaya çalışırdım. ●Onu sadece gözlerimle izler, saat kısıtlamaları koymazdım. ●Çocuk eğitiminde daha bilgili olmaya çalışır, daha çok şefkat gösterirdim. ●Onunla daha çok yürüyüşlere çıkar, uçurtmalar uçururdum. ●Ona karşı ciddi bir tavır içinde olmak yerine onunla oyun oynardım. ●Gündüzleri onunla kırlarda koşar, geceleri yıldızlara seyrederdim. Çocuğumla daha az çekişir, onunla daha çok sarılırdım. ●Önce benlik saygısını kazanmasını sağlar, sonra bir ev almaya çalışırdım. ●Ona her zaman katı davranmaz, onu daha çok onaylar ve yüreklendirirdim. ●Güç konusunda daha az ders verir, sevgi konusunda daha çok şey öğretirdim.
Diana Loomans
Diana Loomans
Genç anne yazıyı sonuna kadar neredeyse nefessiz okudu. Ardından kumandayı ve mektubu bir kenara koyup ellerini yüzüne dayadı, ağladı, ağladı..
İnsanların birbirleri için pek az şey ifade etmesi bende genellikle göğsümü parçalamak, beynimi dağıtmak isteği uyandırıyor. Ah, karşımdakine geçiremediğim sevgi, şefkat ve hazzı karşımdaki de bana sunamaz, tüm kalbim mutlulukla dolup taşsa bile, karşımda kılı kıpırdamadan duran soğuk birini mutlu edemem.
Sayfa 84
Mareşal Saxe, Mes Reveries adlı eserinde, döneminin farklı görüş ve tertiplerini bir araya toplamıştı; onun tarzı, kimine göre modern, kimine göre ise eski modaydı. Saxe da, tıpkı kendisini izleyen Frederik gibi disiplinin önemini vurgulamıştı: Disiplin orduların ruhudur" ve o olmazsa, "askerler bir serseri sürüsünden başka bir şey değildir." Sözlerini şöyle tamamlamışti: "En sert disipline sahip ordular, her zaman en büyük işleri başaranlar olmuştur." Yine de, kıdemli subayların şefkat ve ılımlığı aşırı disiplini dengelemeliydi. Saxe, aç kalan ve bu nedenle yağmacılığa kalkışan askerlerin ölüm cezasına çarptırılmasına karşıydı. Firarilerin damgalanmasını reddetmişti; aşırı derecede ağır cezalara da karşıydı. Suçlular, karşılıklı iki sıra halinde dizilmiş silah arkadaşlarının arasında bir ileri bir geri koşar ve bunlar ellerinde harbilerle hükümlüye sıra dayağı atardı. Suçlunun çok hızlı koşmasını önlemek için önünde geri geri giden ve süngüyle onu dürten bir çavuş yer alırdı. Pek çok asker bu cezalar yüzünden ya sakat kalmış ya da hayatını kaybetmişti. Cezanın ardından, suçlunun kafası üzerinden alay sancağını geçirerek onu teselli etme girişimi de ne çektiği acıyı azaltır ne de vücudundaki kalıcı izleri silerdi. Saxe'a göre, askerler bu sekilde fahişeler, hırsızlar ve idam mahkûmları gibi cezalandırılmış oluyordu.
Şefkat ve merhamet, kölelerin yeraltı hapishanelerinde icat edilmiş şeylerdi; sefiller ve güçsüzler ordusunun ıstırabından başka bir şey değillerdi.
Sayfa 395
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.