Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Rabbim ümmeti Muhammed'e faydalı evlatlar yetiştirmeyi nasip et
Bu ümmetin, yeniden ayağa kalkabilmesi için her şeyden önce Afrâ şuurundaki annelere ihtiyacı var. Annelerimiz İslâmî bilinci daima diri tutarak şehadet şuurundaki evlatlar yetiştirdikçe yeniden kalkacağız düştüğümüz yerden. Bu yüzden ümmetin sana; kendisine kan verecek annelere ihtiyacı var. Bir benden ne olur deme! Unutma ki, Afrâ hatun da bir kişiydi. Fakat iman şuuruyla yetiştirdiği iki evladı İslâm'ın en büyük düşmanını kör bir kuyuya gönderdiler bir daha dönmemek üzere...
Sayfa 89
Anlayabilir mi? ...
15 yaşlarındaki bir gencin şehadet aşkıyla yanıp tutuşmasını, bugünkü materyalist dünya nasıl anlasın? Nasıl anlam verebilsin pozitivistler, yaşadığı hayata maveralara uzanan bir ufukla bakan bu gencin ideallerine? Değil midir ki onlar, bu dünya hapishanesine ruhlarını hapsetmiş zavallılardır. Böylesi zavallılar, iman heyecanını ve şehadet muştusunu Rübeyyi' hatunun ninnilerinden almış Harise'leri anlayabilir mi?
Reklam
Gel, ey nefsim gibi kendini âkıl zanneden akılsız arkadaş! Şu saray-ı muhteşemin sahibini tanımak istemiyorsun! Halbuki her şey onu gösteriyor, ona işaret ediyor, ona şehadet ediyor. Bütün bu şeylerin şehadetini nasıl tekzip ediyorsun?
Bu din; insanın idrakına hitap etmektedir. Hem de olanca gücüyle... İnsanın düşünen aklına, apaçık mantığına, etkilenebilen vicdanına hitap etmektedir…
Hepimiz gurbetteyiz
İnsanların ruhları kutsî âlemde daima Cenâb-ı Hakk'ı müşahede halinde idiler. Allah onları şehadet âlemine getirip beden kafesine hapsetti... Böylece ev, elbise, yiyecek ve diğer bedensel ihtiyaçlar onların çoğunu meşgul etti. Bazıları ise bu kadar meşguliyet içinde bile asli vatanına dönmek için yanıp tutuştu. Bundan da anlaşılıyor ki insanın yaratılış gayesi bu ıstırabın duyulmasından başka bir şey değildir.
Ey bîçareler! Bu dünya bir misafirhanedir. Her günde otuzbin şahid, cenazeleriyle "El-mevtü hak" hükmünü imza ediyorlar ve o davaya şehadet ediyorlar. Ölümü öldürebilir misiniz? Mektubat - 438
Reklam
Okumak, Kur'ani manada, görüneni, yani 'alem-i şehadet'i görünmeyene, yani alem-i gayb'a şahit eylemektir. Risale-i Nur'da 'mana-yı harf' diye kavramlaştırılan bu okuma usulü, her bir şeye manayı harfi ile, yani kendisini bir kere, Yazarını bin kere gösteren bir harf olarak bakmayı gerektirir. Zaten “alfabeyi sökmek” demek de, harflere “takılmamak”tan geçer; harfler, üzerinde kalınası şeyler değil, okunup arkasına geçilesi şeylerdir.
SAİD NURSİ'NİN MEHDİLİK İDDİASI
Nur Risaleleri'nde Hristiyan ve Müslümanların ittifakına (!) Said Nursî tarafından Mehdî (a.s.) de iştirak ettirilmiş ve bu ittifakın programı olan Risale-i Nur'u Mehdî'nin neşir ve tatbik edeceği de iddia edilmiştir: "...sonra gelecek o mübarek zat (Mehdi), Risale-i Nur'u bir programı olarak neşr ve tatbik
Sayfa 442Kitabı okudu
SAİD NURSİ'NİN HRİSTİYANLAR HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
"Şiddet-i şefkat ve rikkatten (acımaktan), bu kışın şiddetli soğuğuyla beraber mânevî ve şiddetli bir soğuk ve musibet-i beşeriyeden bîçârelere gelen felaketler, heläketler, sefaletler, açlıklar, şiddetle rikkatime dokundu. Birden ihtar edildi ki: Böyle musibetlerde kâfir de olsa hakkında bir nevi merhamet ve mükâfat vardır ki, o
Sayfa 416Kitabı okudu
Yahudi çocukları içinde birisi...
Bir zaman, Resûl-i Ekrem (Aleyhissalâtü Vesselâm) Hazret-i Ömer Radıyallahu Anh'a yahudi çocukları içinde birisini gösterdi. "İşte sureti!" dedi. Hazret-i Ömer (Radıyallahu Anh), "Öyle ise ben bunu öldüreceğim." dedi. Ferman etti: "Eğer bu Süfyan ve İslâm Deccalı olsa, sen öldüremezsin; eğer o olmazsa, onun suretiyle
Sayfa 395 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Reklam
Nitekim Hazreti Hamza'yı veya Hazreti Hüseyin'i -Allah sırlarını aziz eylesin- Şehitler Efendisi kılan sebep, yaşamayı beceremeyip kahramanca can vermeleri değildi. Onlar nasıl yaşanacağını insanlara gösterip ondan sonra bu yaşama uygun şekilde canlarını Hakk'a sundukları için Seyyidü'l-Şühedaydılar.
Bir Mehmet iki kaşının arasından vuruluyor ve mevziiye yığılıp kalıyor. Tamamlayamadığı bir kelime-i şehadet kucaklıyor onu.
Evlerimiz Dava ve Şehadet Okullarımızdır
Üstad Hasan el Benna'nın: "Siz İslam devletini evlerinizde kurun. O zaman Allah sokaklarınızı, şehirlerinizi ve devletlerinizi de İslamlaştırır." sözünde olduğu gibi sokaklarımızı, şehirlerimizi ve devletlerimizi İslamlaştıracak dava adamları ve şehâdet sevdalıları, bir dava okuluna, bir medreseye, bir İslam karargâhına dönüşen evlerimizden yetişecektir.
Ey şu insanlığın, gurur kaynağı, Bu dünya sana hep, dar Filistinlim! Atıldı üstüne şehadet ağı, Şehitlerdir sana, yâr Filistinlim! Ümmeti bölünce, nefsanî heva, Hevadan oluştu, puslu bir hava, Unutma ki, bizim için bu dava, Hem namustur hem de, ar Filistinlim!
Sayfa 334 - Kültür ve turizm bakanlığı
Artık yalnız eli silah tutanlar değil, beş on okka yük taşıyabilecek, bir kağnının öküzlerine embel dürtebilecek çocuklar ve kadınlar da cihada akıyordu. Daha şimdiden isimler çıkmıştı ortay; Kara Fatma’lardan, Ayşe Onbaşı’lardan, Pembe Çavuş’lardan bahsediliyordu. Kadınlık ilk defa şehadet be gazâ mertebelerine ermişti.
Sayfa 140 - İLETİŞİM YAYINLARI-12. BASKI-2008-İSTANBULKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.