"Yaslı Zafer" - I. Kosova Harbi
Ertesi gün “Kosova” Sahrası'nda, sabah namazından sonra saf bağlayıp namaza duran gâzilerin önünde iki şehid duruyordu. Bunlardan biri, duası kabul olup şehâdet şerbetini içen Sultan Murad, diğeri ise, O'nun tâlihsiz şehzâdesi Yâkub Bey'di!.. Sultan Murad, şehâdeti nihâyet kendisi arzu etmişti. Fakat Şehzâde Yâkub'un gencecik yaşta isyan etmek ihtimâli var diye boğdurulmasını bir türlü hazmedemiyorlardı. Pek tabii herkesten, Ali Paşa kadar devletin birlik ve beraberliği endişesiyle hareket ederek hislerine hâkim olması beklenemezdi. Bu yüzden bu, “Birinci Kosova Harbi”nin galipleri, kazandıkları büyük zaferin hazzını tam manâsıyla hissedemiyorlardı. Arkasından bakakaldıkları iki mübârek şehidin kıvrılan yollarda bir görünüp bir gözden kaybolarak Bursa'ya doğru yol alan tabutları, zaferlerinin şan ve şerefi üzerine bir bulut gölgesi gibi düşmüş ve onu matlaştırmıştı. Gerçekten bir gün önce pek büyük bir zafer kazanmışlardı. Fakat bu, bir “yaslı zafer”di!..
Bera B. Malik
rezzak olan Allah'tan rızık olarak şehâdet isteyen bir yiğit.
Sayfa 233
Reklam
“Kim Allah rızası için bir yetimin başını okşarsa, elinin dokunduğu her saç sayısınca iyilik yazılır. Kim yanında bulunan yetim erkek veya kız çocuğa iyi davranırsa ben ve o, cennette (şehadet ve orta parmağını göstererek) şu ikisi gibidir” İbn Hanbel, V, 250
Sayfa 425
Evet gökler; sekeneleriyle, herbiri tek başıyla şehadet ettikleri gibi, heyet-i mecmuasıyla derece-i bedahette, -ey zemin ve gökleri yaratan yaratıcı!- senin vücub-u vücuduna öyle zahir şehadet.. -ve ey zerratı, muntazam mürekkebatıyla tedbirini gören ve idare eden ve bu seyyare yıldızları manzum peykleriyle döndüren, emrine itaat ettiren!- senin vahdetine ve birliğine öyle kuvvetli şehadet ederler ki, göğün yüzünde bulunan yıldızlar sayısınca nurani bürhanlar ve parlak deliller o şehadeti tasdik ederler.
Yâ İlahî ve yâ Rabbî! Ben imanın gözüyle ve Kur'anın talimiyle ve nuruyla ve Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın dersiyle ve İsm-i Hakîm'in göstermesiyle görüyorum ki: Semavatta hiçbir deveran ve hareket yoktur ki; böyle intizamıyla senin mevcudiyetine işaret ve delalet etmesin. Ve hiçbir ecram-ı semaviye yoktur ki; sükûtuyla gürültüsüz vazife görerek direksiz durmalarıyla, senin rububiyetine ve vahdetine şehadeti ve işareti olmasın. Ve hiçbir yıldız yoktur ki; mevzun hilkatiyle, muntazam vaziyetiyle ve nuranî tebessümüyle ve bütün yıldızlara mümaselet ve müşabehet sikkesiyle senin haşmet-i uluhiyetine ve vahdaniyetine işaret ve şehadette bulunmasın. Ve oniki seyyareden hiçbir seyyare yıldız yoktur ki; hikmetli hareketiyle ve itaatli musahhariyetiyle ve intizamlı vazifesiyle ve ehemmiyetli peykleriyle senin vücub-u vücuduna şehadet ve saltanat-ı uluhiyetine işaret etmesin!..
İleri daima ileri
Zafer şan şehadet Cennet hep ileride ölüm ve zillet geridedir. "Mukaddes ve mübarek şehitlerimizin kanını yerde bırakmamak için bu topraklarda geri dönmek yoktur." sözlerini askerlerini hatırlattı.
Sayfa 160Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.