Yüreğimde hayatın çeşitli görünüşlerine, dünyadaki başka varlıklara yönelebilecek ne kadar sevgi varsa, hepsini ona karşı duyuyordum. Onu sevmek, yaşamayı sevmek, dünyayı sevmek gibi bir şeydi.
İnsanlar sadece kendi hayatları için kaygılandıkları, kendilerini kolladıkları için yaşar sanırdım, oysa onları yaşatan tek şey sevgiymiş. Seven insan Tanrı'nın, Tanrı da onun içindedir, çünkü Tanrı sevgidir.
Bu topraklarda kadın olmak bu kadar mı zor olmalıydı? Bir baba nasıl kıyabilirdi öz kızına? Bu kadar hoyratça nasıl davranabilirdi? El alemin ne diyeceği, bir insanın kızından daha önemli olabilir miydi?