Müslümanların okuması gereken bir kitap!
Gıdalar üzerinden oynanan oyunları, nelere dikkat etmemiz gerektiğini tarihten ve asrı saadetten örneklerle de açıklıyor.
Farkında olmadan yediğimiz haram maddeler ahlakımızı ve imanımızı hatta düşünce gücümüzü bile bozabilir. Daha sağlam bir kafa ve kalp için, okuyun derim. :) Kesinlikle un eleklerine ve rafine şekere bakış açınız değişecektir :)))
Yaş ilerleyince beden de yorgunluklarını ifade etmeye başlıyor, muhakkak bir yerlerde, birşeylerde bir aksama, bir iz, bir belirti. Benim hayatımın en büyük hastalığı 7 sene önce yaşanmıştı, bir haftadan fazla süren bir hastalıkla tansiyonumun neden yükseldiği, neden düşürülemediği bir türlü ortaya çıkmamış, herşey boşa gitmişti, ta ki evimizin
GLÜKOZ
Glükoz beynin en gözde yakıtıdır. Gün boyunca tatmin edici bir seviyede işlevlerini yerine getirmesi için şekerin beyne düzenli olarak iletimi gereklidir. Hızlı salınan karbonhidratlardan (örneğin, beyaz şeker, beyaz ekmek, şeker, bisküvi ve kek) ne pahasına olursa olsun uzak durulmalıdır, çünkü çabucak glü-koza dönüşüp beyni azar azar beslemektense şekere boğarlar. Bu sebepten, gazlı bir içecek içtikten sonra kısa süreliğine “canlı” hissetseniz de bu enerjiklik halini genellikle bir “baygınlık” takip edecek, bu da dikkat sürenizi azaltacak ve şiddetli bir asabiyete yol açacaktır. En iyi glükoz kaynakları; kepekli pirinç, meyve, sebze, tam buğday makarnası ve yulaf ezmesi çorbası gibi yavaş salınan karbonhidratlardır.
1. Sigara içeni ameliyat etmem. Sigarayı bırakmayan hastayı kesinlikle tedavi etmem. Sigaranın belki de en büyük düşmanlarından biriyim. Çünkü insani öldüren bir şey. Hasta kendini öldürmeye karar verdiyse ben ne diye onun için uğraşayım ki, şifa bekleyen onca hasta var, enerjimi onlara harcarım.
2. Sevgisiz insanin kalp riski yüksek. İnsanlara
Ne kadar bilsek de uzmanından öğrenmeye ihtiyacımız olan bilgilerle dolu, 40 yıllık Kalp Damar Cerrahisi uzmanı bir Profesör’ün tecrübesiyle yoğrulmuş muhteşem bir kitap #okudum
Gıdanız ilacınız, ilacınız gıdanız olsun cümlesinden yola çıkan @dryavuzyorukoglu önce doktor kimliğiyle herkesin anlayabileceği net yalın ve basit diliyle sağlıklı beslenmenin felsefesini anlatmış.
Sonra makro gıdalardan mikro gıdalara, antioksidanlardan pito kimyasallara, baharat ve otlardan süper gıdalara, probiyotiklerden prebiyotiklere, sık sık yemekten oruçla şifa bulmaya, yağlardan şekere, yumurtadan kolesterole, konvansiyonel gıdalardan organik tarım ürünlerine kadar merak edilen tüm konuları ele almış ve soruları cevaplamış.
Kendi uzmanlık konusuna da yoğunlaşarak kalp, hipertansiyon ve şeker hastalıklarında beslenme konusuna da özel bir bölümde yer vermiş yazarımız.
Ayrıca doktor önlüğünü çıkarıp mutfak önlüğünü de giyerek bizleri sağlıklı enerji veren kilo aldırmayan yemek tarifleri ile buluşturmuş.
Son olarak doktorumuz sadece beslenmeye dikkat etmenin yeterli olmadığını; hareket etmenin de çok önemli olduğunu vurgulayarak günde 10.000 adım veya muadili sporun önemini de vurgulamış.
Kitabın özeti: Ebeveynin çocuğa, "ağlarken konuştuğunda dediğini anlamıyorum" cümlesini kurması doğru değilmiş. İhtiyaç, istek ve duygusunu yaşamasına müsaade edip beklemeliymişiz. Kendi ihtiyacımızla çocuğun ihtiyacını iyice birbirinden ayırmadan “bak böyle yaparsan ben çok üzülürüm...” dememeliymişiz. Önceliğimiz onun duygusunu anlamak
İnsan türü, primatlar ailesine ait bir canlı olarak vücudunda en fazla oranda yağ içermesiyle diğerleri arasında açık ara birincidir. Acaba neden bu kadar yağlıyız ve özellikle de beslenme söz konusu olduğunda yağ tüketmek neden çoğu zaman tartışmaların odağında yer alır?
Bedenimizde temelde üç tip besleyici biyomolekül yapısına rastlıyoruz: