Helal Gıdada İlk Mektep!..
Helal gıda, ülkemizde her zaman annelerin gündemi olmayı gerektiren bir mesele olarak önümüzde durmaktadır. Yaratılmışların en şereflisi ve en mükemmeli olan insan birçok görevlerle sorumlu tutulmuştur. Bu görevlerin başında Allah'a karşı görevlerimiz ile ailemize karşı sorumluluklarımız gelmektedir. Bir hanım için annelik en önemli görevidir. Seküler eğitim süreci anaokulundan, üniversiteye kadar, helal lokma bilinci içerisinde olan bir gençlik yetiştirememiştir.
- "Mâtürîdîlik meselesi bugüne kadar bu şekilde ele alınmış mıydı yoksa ilk defa sizin kitabınızda mı ele alınıyor?" - "Dağınık vaziyette vardı. Bir bütün olarak ele alınmadı hiç. Eski dönemlerde de “İmam Mâtürîdî sizin anladığınız gibi seküler, laik değil” deniliyordu. Fakat çok aşikar edilmiyordu. Çünkü tek parti döneminde bu kadar rahat konuşmak yasaktı. İstiklal Mahkemeleri’nden tutun da sansürler ve çeşitli derecelerde engellemeler söz konusuydu. Daha sonraki süreçte “aman sesimizi çıkarmayalım da kazandığımız hakları kaybetmeyelim” endişeleri oldu. Şimdi görüyoruz ki bunları söylemek için gereken şartlar ancak bugünlere kadar sarktı. Benim yaptığım çalışmada bütün yönleriyle konuşulmuş değil. Bu eseri bir yönüyle işaret fişeği olsun, merak uyandırsın, bu alandaki boşluk fark edilsin diye ele aldım. Ama ben Mâtürîdîliğin kelâmî cephesiyle meşgul olmayı sürdüreceğim, o alanda bazı çalışmalar yapmaya devam edeceğim. Bu meselenin sosyolojik, psikolojik, siyasi, iktisadi uzantılarını da ehline havale ediyorum..."
Sayfa 12 - M. Taha İnci'nin Melikşah Sezen ile "Kemalizm ve Mâturîdîlik" Eseri Üzerine Yaptığı Mülakat.Kitabı okudu
Reklam
İMÂM MÂTÜRÎDÎ TÜRK MÜ?
- "İmam Mâtürîdî’nin Türk olduğunu ilk kim söyledi?" - "Modernist, seküler yönü çok baskın ve Avrupa’da uzun bir müddet yaşamış olan Ali Suavi adında biri. - "Kitabınızda bunların herhangi bir delil getirmediğini de söylüyorsunuz." - "Evet, bunu neye dayanarak söylediği meçhul. Orta Asya’da, Maveraünnehir coğrafyası bir Türk yurdu olarak düşünüldüğü için o bölgede yaşayan herkesi doğal olarak Türk kabul etmek gibi bir temayül oluşuyor. Bu hatalı bir temayül çünkü coğrafyada Farisiler, Araplar ve süreç içerisinde fetihlerle intikal etmiş başka milletler var. Dolayısıyla o bölgede Türkler ciddi bir yekûne sahip olsalar da bir insanın orada yaşamış olması onun Türk olduğu anlamına gelmiyor..."
Sayfa 11 - 12 M. Taha İnci'nin Melikşah Sezen ile "Kemalizm ve Mâturîdîlik" Eseri Üzerine Yaptığı Mülakat.Kitabı okudu
KEMALİZM ve MÂTÜRÎDÎLİK...
- “Kemalizm ve Mâtürîdîlik” adlı eseriniz çıktı. Eserin mevzuu ve muhtevası nedir? - "Mâtürîdîlik alanında uzun süredir okumalar yapıyor, bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Bu alanda Ehl-i Sünnet’in iki kelâmî mezhebinden biri olan Mâtürîdîliğin özellikle de Hanefilerin yaygın olduğu coğrafyada çok ciddi sayıda müntesibi var. Bizler de
Sayfa 10 - M. Taha İnci'nin Melikşah Sezen ile "Kemalizm ve Mâturîdîlik" Eseri Üzerine Yaptığı Mülakat.Kitabı okudu
Zalimin Yıkılışı!
İsrail'i yıkacak 3 temel nokta var : 1.Yahudiler içindeki bölgesel ve dini sınıflar arasında yaşanan ölümcül çekişme, 2.Dindar ve seküler Yahudiler arasındaki düşmanlıklar, 3.Yerleşimcilerin oluşturduğu gerilim ve terör.
Türk milletinin oluşumunu deneyimleyen birçok insan için, Müslüman inançlarının ve pratiklerinin önemli bir referans noktası oluşturduğu açıktır. Hatta laikliği ve milletin seküler bir tanımını destekleyenler için bile din, tek başına onu milletin karşısına koysalar bile, denklemin önemli bir bileşeni olmaya devam etmektedir. Dini özdeşleşmenin kendisi inşa edilir ve diğer kimlikleri zorunlu olarak dışlamaz; ayrıca ne durağan ne de sabittir. Din, savunucularının ve aleyhtarlarının düşündüklerinden çok daha akışkandır. Müslüman kimlikler seküler Türk Devrimi tarafından ortadan kaldırılmadılar ama kesinlikle araştırmacıların hâlâ derinlemesine çalışmadığı şekillerde dönüşüme uğratıldılar. Bununla birlikte, ilk olarak, bunların varlığını ve önemini kabul etmek gerekiyor çünkü Türk tarihi yazıcılığında bu güne değin egemen olan seküler Kemalist anlatı, Türkiye'nin karmaşık tarihinin hakkını verememiştir. Türkler tarafından önemli addedilen Müslüman kimlikler irticanın temelini oluşturmak zorunda değildir. Daha ziyade İkinci Dünya Savaşı sonrasına denk düşen 10 yıl, bu dinî kimlikleri dışlamaktan ziyade onlara uyum sağlayan halk arasında milli bir kimliğin müzakeresi için harcanan mesaiye tanıklık etmiştir.
Sayfa 359Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.