Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dünyadaki tüm dinler arasında sadece Hristiyanlık doğum yerini Kudüs’ten Roma’ya taşıyarak orjinini değiştirmiştir.Bu da bir anlamda Hristiyanlığın “ Batılılılaşmasını” ve daha sonraki dönemlerde de sekülerleşme hareketini beraberinde getirecek ve belki de var olanı daha da hızlandıracak bir art arda Batılı unsurlara karışım sürecini sembolize etmektedir.
Pagan teriminin bir diğer kullanılışı ise genellikle dindar çevrelerce yapılan bir tanımlama doğrultusundadır. Buna göre pagan, mateıyalizm, modernizm, sekülerizm ve bunlar doğrultusunda gelişen ve akılcılık, liberalizm, bireysellik ve benzeri parametrelere dayalı anlayışı adeta üstün değer olarak kutsayan Batı paradigmalarının ürettiği insanı ifade etmektedir. Bu doğrultuda maddenin, bireysel çıkarın, sermayenin ve teknolojinin alabildiğine esiri olan günümüz insanı pagan bir birey, böylesi bireyler üreten çağdaş Batı kültürü ise pagan/paganist bir kültür olarak değerlendirilmektedir.·
Reklam
İncil İle Zenginliğin Takası
Misyonerlerin Afrika'yı sömürgeleştirmesi konusunda Afrika uzmanı Mazrui'nin değerlendirmeleri ilginçtir: Afri-ka'da misyonerlerin açtığı Hıristiyan okulları bir taraftan Ba-tı Hıristiyanlığına, öbür taraftan Batı sekülerizmine bağımlı olmuşlar, Müslüman okullar ise sadece İslam'a bağımlı kal-mışlardır. İslam'ın eğitim sistemi ve anlayışı hiçbir zaman Müslümanların dini inançlarını göz ardı etmeye kalkmamış-tır. Oysa Hıristiyanlığın eğitim sistemi sekülerizm nedeniyle dini inançları sürekli görmezden gelmiş ve gerekli ölçüde di-ni inançların öğretilmesine önem vermemiştir. İşte bu gerçek Hıristiyanlığın mazoşist yanını çok güzel ortaya koymakta-dır. Bu olay aslında
“ Şu üç putu kırmadan olmaz: Sekülerizm, materyalizm, kapitalizm. Üç donanım gerekiyor: Kişi maddeye tapmayacak, paraya tapmayacak ve dünyaya tapmayacak. Topçu'da bu üçü açıkça görülür. Bu olmadan olmaz, mümkün değil! Paraya pula, makama ve mansıba bağışıklık kazanmadan büyük işler yapmak mümkün değil. Büyüklerin hayatlarının detaylarına bakın, bunları görürsünüz. Seküler, materyalist, kapitalist kültür aynı zamanda bu zamanın tsunamileridir. ”
Sayfa 19 - aşinakitap 2. Baskı Kasım 2018Kitabı okudu
Enginden aşkına giden bütün yolları kendi eliyle bir bir kapatan insan; aslında kendi kendini yok saymış, kendi erdemlerini elinin tersiyle iterek inkâr etmiş, bütün paradigmasını sadece dünyaya ve maddeye dayandırmış, bu da sekülerizm ve materyalizme ana rahmi görevi görmüştür. Başka bir deyişle Sigmund Freud, "Derinlik Psikolojisi ve Libido" teorisiyle din ve ahlakı dışlamış ve hatta daha da ileri giderek dinî düşünce ve ibadetlerin adeta saplantılı bir nevroz olduğunu iddia etmiş, tıpkı Marx, Feuerbach ve Hegel gibi, ateizme zemin hazırlamıştır. İşte bu yüzdendir ki gerek psikolojide gerekse psikopatolojide şimdiye kadar varılan sonuç genellikle tek yönlü ve maddeci olmuştur.
Öte dünyayı rafa kaldıran sekülerizm, hakikatin yerine parayı koyan kapitalizm, insanları maddeye taptıran materyalizm zihnî melekelerimizi altüst etmiştir. Değerler sistemimiz zir u zeber olmuştur. Usul ile furu' birbirine karışmıştır. Günümüz insanı bu "müşevveş" kafa ile sahil-i selamete ulaşabilecek midir?
Reklam
Tembellik, kadercilik, otoriterlik, şehvet, mistisizm Doğu'yla ilişkilendirilirken temizlik, akılcılık, demokratlık, tek eşlilik ve sekülerizm Batıyla ilişkilendirilmiştir.
Nitekim "sekülerizm" terimini ilk defa kullanan G. Jacob Holyoake, bu terimden kastettiği şeyi özetle şöyle açıklamıştır: "devlet, toplumun çalışan ve fakir kesiminin ihtiyaçlarını, somut bir şekilde burada ve şimdi karşılamalıdır."
Yani laiklik ya da sekülerizm, gerek teorik gerekse pratik açıdan tartışılamaz değildir. Her ülkenin kendine özgü koşulları çerçevesinde yeniden yorumlanmaya açık siyasi projelerdir.
Aslında sekülerizm/laiklik, 17.yüzyılda Avrupa din savaşlarını sona erdirmek üzere siyasi bir çözüm olarak ortaya çıkmıştı. Bu çözüm önerisi, öncelikle Hıristiyan mezheplerinin çatışan doktrinleri arasında asgari bir müşterek bulmaya çalışıyor; ikinci olarak da siyasi etiği tamamen dini doktrinlerden bağımsız bir şekilde tanımlıyordu. Böylece devlet farklı dini inanışlara tarafsız davranacak ve din bireysel bir mesele haline gelecek, dini hoşgörü de böylece sağlanmış olacaktı.
Reklam
256 syf.
5/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Deccal, Mehdi,Mesih, Dabbet'ül Arz ve Yecüc Mecüc kavramlarının, Mehmet Ali Bulut gözünden açıklamalarını, günümüz teknolojileri ve sosyolojisi üzerinden değerlendirmelerini bu kitapda bulacaksınız. Bir anlamda bu önemli kavramlarının çağın yeni bilgileri ve yaklaşımları çerçevesinde izahı. Biyolojik insanla teknolojik insanın savaşı ne zaman? İnsan geni mutasyona uğradıkça neye dönüşecek? Domuzdan elde edilen hammaddeler neden kullanılıyor? Sekülerizm ve Deccaliye zihniyeti İslam ülkelerinde nasıl işliyor? gibi soruları merak ediyorsanız Mehmet Ali Bulut'un anlayışından cevaplar bulacaksınız. Kitaptaki her düşünceye katıldığımı söyleyemem lakin dinin bu kavramlarına yazar farklı bir bakış açısı sunuyor.
Allah'a Dönüş - Tanrısız Dünya Düzeninden
Allah'a Dönüş - Tanrısız Dünya DüzenindenMehmet Ali Bulut · Hayat Yayıncılık · 018 okunma
Lacan'a göre, insanın yanlış bir şey söylemesi ya da yalan söyleyerek başkasını aldatması asla hayvani bir şey değildir, çünkü ihtiyacın hizmetindeki doğal bir aldatmaya indirgenemez. Yalan sembolik sisteme girmiş olmaya gerektirir; sadece insan yalan söyleyebilir; hayvanlar yalan söyleyemezler.
Yaşam, ölüm olmadan devam etmez ve ölüm ötede, yaşamın dışında değildir; tabii öte içeriye, yaşamanın özünü kazanmadıysa
Sekulerizm zevkin zihni tutsak almasıdır.
630 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.