Dünya madem fânidir.
Hem madem ömür kısadır.
Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. Hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır.
Hem madem dünya sahipsiz değil.
Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerîm bir Müdebbiri var.
Hem madem ne iyilik ve ne fenalık, cezasız kalmayacaktır.
Hem madem
لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا
("Allah kimseye gücünden fazlasını yüklemez." Bakara Sûresi, 2:286.)
sırrınca teklif-i mâlâyutak yoktur.
Hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır.
Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler, kabir kapısına kadardır.
Elbette en bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, malayani şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telakki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.
Tarihçe-i Hayat
Eskiden pek değildi ama ölümü yaklaştığından mıdır, şimdi sofu biri kesildi. Namazı niyâzı eksik olmuyor. Dini bütün biri olarak sırat köprüsünü selâmetle geçip cennete kapağı atmak istiyor.
… bir kitapla karşıma çıkıp, parmağıyla, başıyla, kaşları, omuzları, bütün vücudu ile gizlice, birtakım esrarengiz işaretlerle bahçenin, bizi hiç kimsenin bulup rahatsız edemeyeceği tenha, ücra yerlerini bana gösterdiği sıralarda duyduğum hisleri tasvir etmek mümkün değildir. Hiç kimse farkına varmadan gizli yerlerimizden birine selâmetle varır, yan yana otururduk. Ağır ağır açılan kitaptan, o zaman benim için izahı mümkün olmayan hoş bir küf ve eskilik kokusu yayılırdı. Ben sessizce bekleyerek Punin'in yüzüne, ağzına hemen bir lâhza sonra aralarından tatlı sözler dökülmeye başlayacak olan dudaklarına bakarken, içimde ne tatlı çarpıntılar, ne anlatılamaz heyecanlar duyardım!
Bir tükenmez bolluk içindeyken dünya
Harp gelmiş çatmış kader bu ya
Levhalar asılmış,
Davullar vurulmuş
Sırtta çanta, elde tüfek düşmüşsünüz yola,
Önünüzde bir kahraman onbaşı,
Canlı bir çığ gibi koşmuş yorulmuş.
Yarı kalmış işlerin, sevdaların telâşı,
Kiminizin göğsünde bir mendil,
Kiminizin muska.
Kiminizin resim
Dudaklarınızda yarım yamalak bir isim.
Kimbilir hangi hain ovanın düzünde,
Bir saniyelik sevinç olmuşsunuz,
Düşman toplarının gözünde...
Damarlarınızda hazza benzer bir sızı
Ölüm çiçeklenmiş gövdenizde yer yer,
Kırmızı kırmızı...
Şimdi en sakin uykulardasınız,
Vatan selâmetle, hürriyetle dolmuş,
Bayramlar, eğlenceler, şenlikler,
Siz uyuyun siz uyuyun şehitler,
Yattığınız yer artık hakkınız olmuş....