Bir nesile okumayı öğreten Cin Ali serisi kitabının ‘Çöp Adam’ karakterine çizgileriyle hayat veren illüstratör Selçuk Seymen hayata veda etti..
Seymen, 1968 yılından beri Cin Ali serisine hayat veriyordu.
Yaratıcısı
Rasim Kaygusuz ‘un 1988’deki vefatının ardından, çizeri Selçuk Seymen’in de ölümüyle
Cin Ali’nin artık kimsesi kalmamış oldu.
Başımız sağolsun... #19Ağustos2021🏴
hurriyet.com.tr/gundem/cin-ali-...
Kitabı elinize alır almaz, okuyup bitirmek istiyorsunuz. Hiç sıkılmadan, bir sonraki sayfaya sabırsızlıkla geçip bir çırpıda bitiriyorsunuz. Çok yorgun olmama rağmen kitabı bırakamadım.
Karakterler, diyaloglar çok şey anlatıyordu. Feminizm, faşizm, cinsiyetçilik, din, taciz, şiddet, soykırım gibi bir çok konuya dikkat çekmişti. En çok da kapitalist sistemin bugünkü insanı nasıl da kendi dağıttığı rolleri oynayan oyunculara döndürdüğünü görüyorsunuz. İsmail, Melih, Alikar, Nihan, Eda, Turgay, Ozan, Okan, Serpil, Ferhan, Selçuk, Simin, biraz daha düşünsem bütün karakterlerin adını yazabilirim sanırım ve hikayelerini... Yani o kadar net aklınızda kalıyor kitapta anlatılanlar.
Sema Kaygusuz’un mesaj verme kaygısı gütmeden, fikirlerini öyle ortaya koyması, kitabın bana en çok tat veren kısmı oldu sanırım.
Kitabı okurken hikayeler, karakterler her ne kadar çok tanıdık gelse de, bir an düşünüp Hayır ya çok kurgusal dedim. Yani bu kadar net değil hiçbir şey. Bence insanlar daha sıradan düşünüyor ve çerçeveleri bu kadar keskin olmayacak kadar karışıklar. Yani analizler çok üst düzeydi ve keskindi. Eleştirdiğim tek nokta da bu oldu zaten.
Kitabı tavsiye ediyorum, mutlaka okuyun. Bizi yazan kitaplar bir başka oluyormuş. Sanırım Sema Kaygusuz’un bir kitabını daha okuyacağım, fikir dünyasını daha derinlemesine öğrenmek istiyorum.
Tabi bu kitabı bizimle tanıştran
Yeşim Uzundal a teşekkür ediyorum. Ayrıca oluşturduğu çiçeği burnunda #klasikokurkitapkulübü’ müze dahil olmaktan da mutluluk duyduğumu belirtmek istiyorum.
Genellikle yazmaya değmeyen, belki de hiçbir şeye değmeyen ayrıntılar yaşıyoruz. Akşam olunca, o günün hesabını kağıda dökmeyi denesek anlarız bunu. Geçip giden günlerden, yıllardan elimizde ne kadarcık şey kaldığını da anlarız.