"E bu aşk belasından hiç mi yüzü gülmez insanın. Hiç mi tomurcukları çiçeklenmez tebessümlerinin? Yazmamış işte "yukarıdaki", senin senaryonu aşksız yazmış" dedirtiyor insana. Final bölümüne ne koydu artık bilemeyiz :)
Beyaz Geceler'de, Dostoyevski'den yıllar öncesinden günümüze uzanan ispata muhtaç olmayan, modern çağ duygularının geçmişle paralel anlatımlarına şahit olacağız. Bir kez daha iç dünyamızın, yüzümüze şamarlar vasıtasıyla vurulmasına maruz kalacağız. Yeraltından Notlar'dan arınmaya ve yeryüzüne çıkmaya çalışanları ayağının tabanıyla geri gönderiyor "Usta". Keyifli okumalar :)