Selda Bağcan
Bir gün stüdyoya elinde bağlamasıyla bir genç adam geldi. Dedi ki: 'Benim ismim Ahmet Kaya. Müzisyenim, yıllardır müzikle uğraşıyorum. Şuralarda şuralarda konserler verdim, ben size kendimi dinlettirmek istiyorum. İyi, çal da dinleyelim dedik. Başladı bu "Ağlama Bebeğim" parçasını çalmaya. Daha ilk parçayı söylediğinde, dedim ki; "Ahmet sen dehşetsin.'
Sayfa 84 - Anka YayınlarıKitabı okudu
İnsanı, hatta insanlığı köleleştiren hangi düşünce, hangi devlet, hangi düzen olursa olsun insanlık aleminin düşmanıdır Diktatorya gerek şahıstan şahısa uygulansın, gerekse hükümetlerden halka, tasvibi imkânsız olan en adi rejimdir Sömürü de öyle İnsanlar teşekkürle, minnet borçlarıyla soyuluyor sömürülüyorsa bu teşekkür dostluğuna son vermesi
Reklam
Geçmişe ait ne varsa hepsi yaraya ve yasa dahildi. Ait olmadığım zamanlar bile Eski fotoğraflarda, eski filmlerde ve tabii eski şarkılarda, bir daha geri gelmeyecek günlerin hasreti asılıydı. Her biri dört dörtluk yas enstrümanıydı O ara, ben doğmadan kapanmış bir dönemin şarkılarına da kafayı takmıştım. Kalbime çivi çakar gibi arka arkaya onlarcasını dinliyor, Selda Bağcan in "O Günlerinden girip Işıl German'ın Aşkın Kederi"nden çıkıyordum. Onlar canıma canıma okurken adeta cenaze merasimime marş seçiyordum.
Fakir tutuklu, Deniz idamlık... hücrede, Selda ilk iki 45'liğiyle parlıyor
Biz böyle konuşurken küçük radyodan bir ses yükseldi: Mapusane içinde demirden direk Kimimiz on beşlik, kimimiz kürek Yüreğim ağzıma geldi: "Yahu kim bu? nereden çıktı?" Selda Bağcan'mış! ilk duyuyorum. Sağolsun, sonraki günlerde Kıbrıs Radyosu Selda'nın türkülerini çaldı durdu. İçinde bulunduğumuz koşulların etkisiyle türküyü de türkücüyü de çok sevdim. Akol Hoca, "Aferin kıza, tam altı okka!" diyor. Bir tür dayanışmaydı dışardan içeriye. O an en çok ne isterdim biliyor musunuz? Hücrelerde Denizgilin bir radyosu olmasını, Selda'yı asıl onların dinlemesini!
Sayfa 538Kitabı okudu
öyle bir yerdeyim ki selda bağcan'ın sesiyle
Bir yerdesin ki ne geri dönebilirsin Ne de bir adım ileri gidebilirsin Ne de olduğun yerde durabilirsin
..., kapıdan girer girmez de çığlık çığlığa bir ağıt içimi dağlıyor. Selda Bağcan televizyonda, ancak ağıt diyebileceğim o türküyü çığırıyor: "Mapushaneye güneş doğmuyor"... Kendimi tutamıyorum, kanepeye kapanıp hüngür hüngür ağlıyorum. Ve o ağıt, bu yaşımda bile dinmek bilmiyor...
Sayfa 239Kitabı okudu
Reklam
57 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.