kendimi bazen mali'de ki tuaregler gibi hissediyorum, bazen Orta afrika'da ki selakalar gibi, bazen trt'da program yapmış selim temo gibi sanırım hiçbir zaman halkçı olamayacağım dr. hikmet gibi, hep intihal içinde olacağım geçmiş gibi, bazen metaforlardan sıkılıp Diyarbakır çermikli ziya Gökalp'ın gençliğinde yaşadığı Buhranlar gibi Didem madak okuyacağım! kısaca varoluşun dayanılmaz hafifliği içinde bir post yapısalcı olacağım, anlaşılmaz ve anlaşılmak isterken yeraltından notlardan alıntı yapan bir zihin gibi, sanırım sultan galiyevi özledim, Gazi Muhammedi hatırlarken!!!