Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Selin Koç

Selin Koç
@selinkoc
Psikolog
İzmir
11 okur puanı
Ekim 2018 tarihinde katıldı
Bir mum yaktığında, bir süreç başlatırsın - ama yürüyüşü senin elinde olmayan bir süreçtir bu; artık, kendi oluşma biçimini izleyecek, senin elinde olmadan da, zaman içinde, varması gereken noktaya varacaktır:-
Sayfa 93 - MetisKitabı okuyor
Reklam
“Kaotik bir aile ortamında büyüyen çocukların örtük beklentisi yaşamın çoğunlukla kaotik olacağı şeklinde olabilir. “
“Her şey bir şeyin etrafında durmadan döner, insanın payına düşen sarhoşluktur.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“ Ne zaman sevmiştim onu? Hangi şartlar altında? Neye denk gelmişti bende? Onca zaman nasıl olmuş da fark etmemiştim aramızdaki kilometrelerce uzaklıktaki mesafeyi? “
“ Ama insan üzülüyordu işte. Her şeyin durmadan kendini tekrar etmesine. Birinin yerine geçmesine bir başkasının, birinin cuk diye oturmasına bir başkasının açtığı boşluğa. “
Reklam
“Hayatlarında hep doğru ata oynamış kadınlar için her şey ne kolay. Benim gibi daha ilk yüz metrede kaybedeceği gayet aşikar, düz yolda yürümesini bile beceremeyen atlara düşkün biri için hayat çok farklı bir yer. “
“Aşık olmak kolaydır. Oysa gerçek sevgi, yaşam boyu sürdürülen ve birbirini giderek daha iyi anlamayı, yaşam sorunlarını giderek artan bir biçimde paylaşmayı ve birlikte çözümler aramayı içeren bir olgudur."
Sayfa 292
“Bir açıdan bakıldığında, anlayabiliyordum da. Düşe kalka da olsa devam etmemiz için zorunlu olan, o zavallı, kırılgan ve küçük zaferlerimizden biriydi bu. Karım da kendi koleksiyonuna bir tane daha eklemişti işte. Hepsi buydu. “
Sayfa 21 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
“ herkesin bir şemsiyesi var kendini koruyacak, seninse yok, bir an önce şemsiyeni açmaya bak, çünkü bu yağmur hiç dinmeyecek ”
Sayfa 147
“Her şey yok olsa da bir o kalsa geriye, varlığımı sürdürürüm yine; ama her şey kalsa yerinde ve bir o yok olsa, evren bütünüyle yabancılaşır benliğime.”
Reklam
“Doktor Tokay da yine bağımsız organını kullanıp aşık olmuştu. Bu, istese de vazgeçemeyeceği bir bağımlılık haline gelmişti. Onların yaşadıkları karşısında üçüncü kişi olarak yorum yapmak, üzgün bir ifadeyle boyun bükmek kolay. Ancak bizi göğe çıkaran, vadinin dibine düşüren, şaşkına döndüren, güzel hayaller gördürüp bazen ölüme götüren bu organ olmasa, yaşamlarımız büyük olasılıkla çok sıkıcı olurdu. Ya da sadece bir envanter listesi olarak sona ererdi. “
Sayfa 114 - doğanKitabı okudu
“İnsan sevgiyi ararken de bencil. Kendini tamamlayacak olanları seviyor.Kendini ‘tamam’ hissettiğinde ise daha zor seviyor. İnce eleyip sık dokuyor. Eşinde de bulamadıkları ya da cinsiyet farkından dolayı bulamayacakları varsa, arayışını çocuğunun sırtına yüklüyor. Hayatta olamadığı ne varsa çocuklarında görmek istiyor. Sanki eksiklikler öyle tamamlanıyor. Hiç düşündün mü, insanlar çocuklarından bahsederken neden ‘biz’ diyor?… Çocuğun üçüncü tekil olmasına bile izin vermeyenler…Kendileri yapamayıp başkasının sırtına yükledikleri her şey için sevdiklerinden bir gün özür dileyecekler.”
Sayfa 58 - canKitabı okudu
Stefan Zweig’a göre iki tür merhamet var. İlki zayıf ve duygusal olan…Yani “bir başkasının mutsuzluğunu gördüğünde duyulan derin kederden olabildiğince çabuk kurtulmak adına kalbin gösterdiği sabırsızlık”. Diğeri ise “duygu değil eylem” gerektiren…Ne istendiğini ve nasıl yardım edileceğini bilen.
Sayfa 40 - canKitabı okudu
“Ben, beni bulacağın yere gelmiştim. En üzgün, en aç, en umutlu olduğun anı kollamıştım doğru. Her ne kadar bir rastlantı gibi görünse de senin avuntunu saklıyordum içimde. Buluşabilmemiz için. İşte bu yüzden ne zaman gelip dallarımdan birine tünesen, aramızdaki o kanlı yolculuğun hatırına koruyorum seni… Kök salmış da olsam şimdi, dalımı titreten güçlü rüzgarlara aldanarak, gidebilmenin buruk umuduyla seviyorum seni.”
Sayfa 55 - metisKitabı okudu
“Anımsamanın en çileden çıkaran yanı, anımsamaya bir türlü son verememek.Niçin her keresinde bir utanç hissedilir ardından, bir suç, bir ölüm belirir alnın derin çatalında? Bir de neden kırışır insanın yüzü tam da anımsarken?”
Sayfa 11 - metisKitabı okudu
“Bilmiyorum - şu anda duyduğum, garip bir çelişki: bir yandan, yaşamımın anlamı kusursuz bir biçimde gerçekleşmiş, gibi; -orada, tam ve dolu olarak eksiksiz, beni bekliyormuş gibi- öte yandan, yaşamım boyu, kendimden kaynaklanan ve olmasını istediğim hiçbir şeyi gerçekleştirememişim gibi - burada,bunaltıcı bir yalnızlık içinde, her yanım boş, eriyormuşum gibi-…”
Sayfa 105 - metisKitabı okudu
Reklam
“Sevgi, bazen bir çekişme, bir hırlaşma, bir güçlülük yarışması olsa da, temelde, ancak eşitler arasında kurulabilecek bir ilişki değil mi - sevdiğine egemen olmaya çalışan, onda sevdiği şeyi - onun, o olmasını- çelmiyor mudur?”
Sayfa 101 - metisKitabı okudu
“Yaşamında, en çok yakınlaşma isteği duyacağın kişiler, senden uzaklaşma gereksinimini en çok duyan kişiler olacaklar.”
Sayfa 67 - MetisKitabı okudu
“Kendimle muhabbetimin en samimi anlarına ev sahipliği yapan yerlerdi bu kıç kadar meyhane tuvaletleri. Bugüne dek kim bilir kaçının kirli aynasında çakırkeyif yüzümü seyretmiş, kendime normalde pek beceremediğim dost gözlerle bakıp, onunla en kardeş sesimle konuşmuş, mühim kararlar almış, ona türlü sözler vermiştim.Tutmamıştım o sözleri kuşkusuz. Kapıdan çıkar çıkmaz unutmuştum çoğunu. Yine de insanın kendiyle nadiren de olsa yakınlaşması güzeldi.”
Sayfa 65 - İletişim YayıneviKitabı okudu
“Bir başka güneşin altında, bir başka insan olarak okuduğum, bir zamanlar çocuk başımın üzerlerine eğildiği sayfalar, şimdi sizler de o bahar günlerinin kurumuş yaprakları gibi değil misiniz?”
Sayfa 71 - CanKitabı okudu