S.

S.
@selinuruysall
Sıkı Okur
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
Archive.
Fakat belaya olduğu gibi, mutluluğa, selamete, gönül hoşluğuna da sabır ve tahammül gerekli. Ona da tıpkı belaya sabredildiği gibi bir dayanma gücüyle sahip olunmalı ki bolluk ve gönül rahatlığı, kişiyi kulluk bilincinin sınırları dışına çıkarıp helâka götürmesin.
Sayfa 66 - Beyan YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Mücerret öğütler kâfî gelseydi, elle tutulur sıkıntı ve belalara gerek kalmayacaktı. O zaman tekdüze bir hayat biçimi insanları belki de bunaltacak ve hayat bu kadar değerli olmayacaktı.
Sayfa 66 - Beyan YayınlarıKitabı okuyor
-İnsan makine değil, diyorlar. Fakat insanını bir makine imiş gibi şekillendiren bir kültürde, filozof veya psikolog açıklamalarını neye göre yapacak? Veya sanatkâr nasıl ve neyi yazacak? Yazarın sorumluluk anlayışı hangi kertelere kadar uzanabilecek?
Sayfa 64 - Beyan YayınlarıKitabı okuyor

Reader Follow Recommendations

See All
Necip Fâzıl'ı on beş, yirmi dakika dinleyen biri kendi dünyasının ne kadar küçük, değersiz olduğunu derin derin anlar. Sohbetlerin, büyüklerin dizlerinin dibine oturmanın neler ifade ettiğini anlıyorum.
Sayfa 36 - Beyan YayınlarıKitabı okuyor
Susalım, susalım, yalnız düşünelim!... Kelimelerin üstünde bir iklim var; oraya sığınalım! Kelimelerin, havasında bulutlar gibi çözülüp örüldüğü iklimde, sessiz ve kelimesiz Allah’ı düşünelim!
Reklam
Kenarda sessizce otursanız da kendisiyle kavgalı olan ve iç aleminde yaşadığı ruhsal problemleri başkalarına sataşarak dindirmeye çalışan kaba insancıklarla karşılaşma oranınız oldukça yüksektir.
Sayfa 166 - Muarrib yayınlarıKitabı okudu
Kalem yani yazmak, neden Elemi yani acıyı alır? Çünkü Arapçada Kalem kelimesinin, "budamak, kesmek, ayırmak" anlamları olup Harf ise kenar, kıyı vb. manalarda kullanılır. İnsan harflere sarıldıkça yazdıkça, hislerini harflerden oluşturarak kaleme döktükçe Kalem, acı olan Elemi budar, keser ve kenara atar.
Sayfa 166 - Muarrib yayınlarıKitabı okudu
Âkıbet Önemli
Akıllı kişinin, sıkıntılardan, kayıtlardan (saplantı ve kaprislerden) gailelerden ve vucûdun (varlığın) helâk edici tehlikelerinden kurtulmak için, yapması gereken şey; şeriat'ın kuvvetli ipine sarılması ve sırat-ı müstekîmi şaşmamak yâni doğru yoldan aslâ ayrılmamaktır. İşin sonu gizlidir. (Akıbetin ne olacağı ve hayatın) ne ile sonuçlanacağı bilinmez.
Sayfa 275 - Gül Neşriyat
İnsan ve dünyâ eştir. Zaman zaman zelzeleler, yanardağlar, seller, kasırgalar ve çeşitli âfetler yüzünden hasta düşen yeryüzü gibi, insanoğlunun bedeni ve rûhu da türlü illetlere dûçar olarak sağlıktan kalır.
Sayfa 264 - Kubbealtı neşriyatKitabı okudu
Reklam
Bir dağ gibi kâh eteklerinde kalarak unutmak istediğimiz geçmis zaman hâtıraları, kâh ise zirvesine kadar tırmanarak hayâlen olsun yeniden yaşamak istediğimiz mâzi âdeta bizi alaya alarak gülümser. Gerçek olan şu ki ne eski devirler aynen yaşanır, ne de yenileri için arzu ve ümitten kurulan kâşânelerde ömür sürmek mümkün olur. Aslına bakılacak olursa bugünkü hayâtımız dünün tortusu, bugün de yarının bereketi ve sermâyesidir. Öyle ki, hal, istikbâlin mimârı olduğuna göre, insanoğluna düşen, zamânını har vurup harman savurmak olmayıp yaşayacağı ânı, yaşadığı an içinde inşâ ve ihyâ edecek hasletlerde konuklamak sûretiyle değerlendirmeyi bir yaradılış borcu bilmektir.
Sayfa 243 - Kubbealtı neşriyatKitabı okudu
Efendim bu iş ezbercilikle olmaz. Hârun Reşid'in papağanı da Yâsin-i Şerif'i ezbere okurdu. Ne var ki, bu ezbercilik onu kuş olmaktan öteye geçirmemiştir. Kur'an ahlâkıyla amel etmeyip, sâdece ezbercilikte kalan insanlar için de, aynı kānûnun geçerli olmasından daha tabiî ne olabilir?
Sayfa 214 - Kubbealtı neşriyatKitabı okudu
Hz. Mevlânâ: "Câhil kimse kadına gāliptir. Akıl ehli ise kadına mağlûptur. Nasıl ki su, ateşe gālip ise de, bir kap içine koyarak ocağa oturtursan, işte o zaman, ateşin suya gālip olduğunu, onu kaynatmasından anlarsın," buyurur ve gene devam ederek: Kadınlık ne ulvi ne büyük bir vazifeyi hâizdir. Sanki mahlûk değil hâlıktır!"
Sayfa 188 - Kubbealtı neşriyatKitabı okudu
Benliğine ilim, irfân, hakikat ve marifeti tebliğ ederek nakşedip nefsini Kur'an ve Sünnet ile ikâz, irşat ve ıslâh edenler, neslini inşâ, imâr ve ihya etmekte ihmâle düşmeyecek ve bu konuda asla güçlük çekmeyecektir. İlâhi ve Nebevi Metot bunu gerekli kılar!
Sayfa 72 - Muarrib yayınlarıKitabı okudu
940 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.