Kainattaki bütün mahlukâtın kalbi temâyülleri müspet veya menfi istidatlarına göre farklılık arz eder. Ancak egoizm, yani varlığın kendine olan meclûbiyeti asıldır. Bundan dolayı her varlık, kendindekilerle müşterek vasıfları nerede müşâhede ederse, oraya meyleder. Bu, kendini başka birinde tespit ve temâşâ etmenin bir neticesidir. Yani, aynı cinsten olanlar, birbirlerini cezbederler. Her nerede bir sevgi varsa, bu sevenin sevilende kendi vasıflarını bulmasından kaynaklanmaktadır.
Nitekim cezb ve incizâb, yani çekmek veya çekilmek için bu beraberlik ve ayniyet şarttır. Nefsani hayat, fâsıkları cezbederken; rûhâniyet, sâdık ve sâlihleri; küfür, kâfiri; irşâd, irşâda tâlip olan kimseyi cezbeder. Bu câzibe kânunu, maddede ve mânâda, hayırda ve şerde bütün ihtişâmıyla hükmünü icrâ eder.