“… utancın ve sırların barınmadığı bu yerin, şimdilik, yuvam olmasını diliyorum.”
Çok naif, sade, minicik bir kitap bu. Küçük bir kız çocuğunun geçici süreliğine başka bir aileye emanet edilmesini konu ediniyor. Yalın bir dille, olağan yaşam içerisinde kızın aileye, yuvaya, güvene, sevilmeye dair ürkek keşiflerini okuyoruz. Bence “Doğduğun ev midir yuva, güvende hissettiğin mi, kaçmak istemediğin mi? Yuva neresidir?” sorusuna yalın bir yanıt bu kitap.
Aklıma Nermin Yıldırım’ın Ev romanından şu satırlar geldi okurken: “Neydi ev sahiden? Yeri geldiğinde tren kompartımanlarını, gemi kamaralarını, sokak banklarını, kaplumbağaların kabuklarını, ihtiyarların hatıralarını, çocukların umutlarını yuva yapan neydi? Sığındığınız yer miydi yuva? Gittiğimiz mi, terk ettiğimiz mi, döndüğümüz mü yoksa?”