Selma

182 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Yeşilçam tadında bir aşk hikayesini anlatıyor Acaip. Samim’in Güzin’e duyduğu aşkının yanı sıra esrarengiz hikayeler de okuyoruz. Bence konusu değil de Mahir Ünsal Eriş’in dili, hikaye anlatıcılığı bu romanı okunur kılan.
Acaip
AcaipMahir Ünsal Eriş · Can Yayınları · 2023213 okunma
Reklam
160 syf.
·
Not rated
·
Read in 25 hours
“Annem ben doğduğum an öldü, bu yüzden hayatım boyunca sonsuzlukla aramda tek şey olmadı; sırtımda daima kasvetli, siyah bir rüzgâr esti.” Bu cümlelerle başlıyor Annemin Otobiyografisi, daha ilk satırlarda sarsılıyorsunuz ben ne okuyacağım kalanında acaba diyerek. Sonrasında ise ilk cümlede dediği gibi hikaye boyunca hiç durmayan kasvetli rüzgar atmosferinde eşlik ediyoruz ana karakterin yaşantısına. Yalın ama oldukça sarsıcı, hızlı okunabilen ama duygusu üstünüze bir süre sinen, cesur bir anlatı. İlk nefesinde annesini kaybeden ana karakterin çocukluktan genç kızlığa ve kadınlığa kadar 70 yıllık yaşamının tüm evrelerini okuyoruz. Yaşamının tüm zorluklarına, sevgisizliğe, bitmek tükenmek bilmeyen yalnızlığına rağmen kendini yeniden doğuran ve hep kendini seçmeyi başaran bir karakteri anlatıyor yazar. Bunu en sevdiğim tarzda, olduğu gibi, büyük büyük cümleler etmeden ama yoğun hisler uyandırarak yapıyor. Bireysel bir hikaye gibi görünse de mülksüzlük, öteki olmak, sömürgecilik, kimlik arayışı gibi konular çerçevesinde ele aldığı için hikayeyi, toplumsal gerçekliği de sunuyor okura. Yazarın dilimize çevrilen ilk kitabı Annemin Otobiyografisi. Jaguar Kitap tarafından Annie John ve Lucy romanları da yakın zamanda yayımlanacakmış. Merakla diğer kitaplarını da bekliyorum. @jaguarkitap bu kadar çarpıcı kitapları bulmak da oldukça usta
Annemin Otobiyografisi
Annemin OtobiyografisiJamaica Kincaid · Jaguar Kitap · 2023156 okunma
195 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
“Bitmez tükenmez bu dert, ömür diyorlar buna Bu gece mehtab gibi aşkım da bitse suda Gönlüm uyusun sesinde, gel dokunma şuna Bu gece mehtab gibi aşkım da bitse suda” Girişinde bu şarkı sözlerinin yer aldığı şahane bir Ayfer Tunç eseri. Söyleşilerden ya da bir anlatıdan yola çıkarak yaşanmış insan hikayelerini ele alıyor bu eserinde. 22 metinden oluşan bu hikayelerde tanıdık isimlere de tanınmamış yaşantılara da yer vermiş. Kitap 5 bölümden oluşuyor: Yedi Kadın, Şehirden Sesler, İki Çocuk, Kitaplardan Doğanlar ve Üç Portre Denemesi. Ben en çok Yedi Kadın ve Üç Portre Denemesi bölümlerini sevdim. Özellikle Mina Urgan, Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Zeki Müren’in yaşamını kaleme aldığı Üç Portre Denemesi bölümünü bir solukta okudum diyebilirim. Yedi Kadın başlığı altında anlattığı Fatma Bayraşevski’yi, Şapkacı Arlet’i, Aylin Işık’ı, Nur Hanım’ı ve Efsun’u da birkaç sayfada ne güzel anlatmış diyerek okudum. Yaşantı türünde eserler okumayı sevenlere öneririm. Benim gibi Ayfer Tunç’un kaleminden ne çıksa okurum diyenlerdenseniz zaten okursunuz.
Ömür Diyorlar Buna
Ömür Diyorlar BunaAyfer Tunç · Can Yayınları · 2014941 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
304 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
“Ne kadar çok insan gömülü her birimizin içinde.” Bir yıldır kitaplığımda bekliyordu Sinekkuşu. Şimdi bitirip kitabı kapattığımda içime dolan his neden bekledim ki bir yıl oldu. Ama bir yıl önce okumam çok daha zor olurdu sanırım benim için bilemiyorum. İçimde çok derin yerlere dokundu, akıp gitti kurgu. Marco Cerrera’nın 70 yıllık hayat hikayesini, ailesini, çocukluğunu, aşkını, evliliğini, kardeşlerini, çocuğunu, torununu ve onlarla kurduğu ilişkiyi anlatıyor Sinekkuşu. Ve bunu kronolojik olarak aktarmak yerine geçmişle bugün arasında ileri geri mekik dokuyarak yapıyor. Marco Cerrera romanda yazarın aktardığı gibi mutsuzluğun evin duvarlarından sızdığı bir evde büyüyen, annesinin Sinekkuşu lakabını verdiği, yaşamında derin kopuşlar, yaslar, sert dönüm noktaları olan bir adam. Onun yaşamı üzerinden aileye, evliliğe, ilişkilere, bağ kurmaya dair sürükleyici bir anlatı. Yaşama veda edişindeki a günün hissini, yaşamındaki dern hüznü ve daha bir çok şeyi derinden hissederek okudum. Okuyunuz
Sinekkuşu
SinekkuşuSandro Veronesi · Can Yayınları · 2022514 okunma
80 syf.
·
Not rated
·
Read in 10 hours
“… utancın ve sırların barınmadığı bu yerin, şimdilik, yuvam olmasını diliyorum.” Çok naif, sade, minicik bir kitap bu. Küçük bir kız çocuğunun geçici süreliğine başka bir aileye emanet edilmesini konu ediniyor. Yalın bir dille, olağan yaşam içerisinde kızın aileye, yuvaya, güvene, sevilmeye dair ürkek keşiflerini okuyoruz. Bence “Doğduğun ev midir yuva, güvende hissettiğin mi, kaçmak istemediğin mi? Yuva neresidir?” sorusuna yalın bir yanıt bu kitap. Aklıma Nermin Yıldırım’ın Ev romanından şu satırlar geldi okurken: “Neydi ev sahiden? Yeri geldiğinde tren kompartımanlarını, gemi kamaralarını, sokak banklarını, kaplumbağaların kabuklarını, ihtiyarların hatıralarını, çocukların umutlarını yuva yapan neydi? Sığındığınız yer miydi yuva? Gittiğimiz mi, terk ettiğimiz mi, döndüğümüz mü yoksa?”
Emanet Çocuk
Emanet ÇocukClaire Keegan · Jaguar Kitap · 20212,460 okunma
Reklam
Reklam
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.