Öncelikle kitabı çok beğendiğimi söylemek isterim. Dostoyevski'nin kahramanların iç dünyalarını,psikolojisini anlatımına gerçekten hayranım. Olayı kısaca anlatabilirsiniz belki ama kahramanların iç dünyalarını anlatışı,çözümlemeleri,bütün ayıplarıyla,günahlarıyla ortaya konan kahramanları,kahramanların fikir tartışmaları
ve bir türlü anlayamadığım kadın kahramanlar. Âdeta acı çekmekten zevk alan,olmayacağını bile bile devam eden kadınlar.Ve tabiiki çocuklar.Yazarın çocukları ne kadar sevdiğini anlıyoruz bu romanda. Ama beni asıl hayran bırakan yazarın anlatımındaki ayrıntılar oldu. Mitya'nın yakalandığında soyunmasını istediklerinde iç çamaşırı kirli olduğu için utanması, çocuğun ağlarken ve çok üzgünken kuşlara taş atmayı ihmal etmemesi ve "Baba nasıl olmamalı" sorularının cevapları .
Romanda bazı sahneler o kadar ürkütücü geldi ki okurken korktum,ürperdim ve kişiler gözümün önünde canlandı.Kulağımda ise hep aynı ses var: "Gruşenka meleğim, geldin mi?"