Samim, Meral, Besim, Selmin, Ferhat, Mefharet, Necile, Renginaz, Feriha… Sanki iki bölümlük bir tiyatroydu roman. Karakterler öyle değişti ki… Roman bittiğinde olay sanki basit kaldı ama 443 sayfa öyle aktı ki. İlk sayfalarda yaşadığımız şokları 290’lı sayfalarda bir daha yaşadık.Ardından telekinezi olaylar, telepatik duygular arasında bir tedirginlik yaşarken birden bittti eser. Roman boyunca neredeyse her şeyi uzun uzun detaylıca hatta biraz da uzatarak anlatan yazar birden bitirdi romanı.
İlk bölümde kişiliğine hayran olduğum Samim son bölümde düşündükleri, hayalleri, hareketleri, kadınlar hakkındaki görüşlerinden dolayı gözümde çirkinleşti.
“Simeranya” olabilirliği yönüyle bile bir ütopya hâlâ!
Romanlarda neden bir yanlış/hata/günah! İşleyen kadın sadece cezalandırılıyor???? Samim, Ferhat, Besim çok mu temizdiler ?
Şaşırtıcı, heyecanlı, düşündürücü kaliteli bir eser. Zevkle ve yazarın her konuda (biyoloji, fizyoloji,psikoloji,sosyoloji,felsefe,telekinezi) bilgili olmasına şaşırarak okudum.
Son sayfalarda (441-442) Samimin ağrından konuşan yazarın düşünceleri üzerine de uzunca değerlendirme de yapılmalı ayrıca.