Ah! Henüz gençken bilin gençliğinizin değerini. Altın kadar değerli olan günlerinizi can sıkıcı insanları dinleyerek ya da hayatınızı cahillere, sıradan ve bayağı kişilere adayarak bol keseden harcamayın.
Ölmeyeceğiz ama, yaşayacak mıyız? Kimsesiz çocuklar gibi bırakılmış, yaşlı insanlar gibi görmüş geçirmişiz; kabayız, üzgünüz, satıhtayız.. galiba mahvolmuşuz.
Artık ne mutlu ne de mutsuzdum.
Her şey geçip gidiyor. Bu zamana kadar yaşadığım, soğuk bir cehennemi andıran sözde ‘insan’ dünyasında tek gerçek şey bu.
Her şey geçip gidiyor.
Onlar hâlâ yazıp söylerlerken, biz hastaneleri, can çekişenleri görüyorduk; onlar devlete hizmeti en büyük fazilet diye vasıflandırırken biz artık ölüm korkusunun daha baskın olduğunu anlamış bulunuyorduk.