merak etmeme ragmen bayadir erteliyordum cunku iskandinav mitlerini pek sevemiyorum acikcasi, isinamiyordum. fakat Boda, Loki ve Skadi beni oylesine savunmasiz yakaladi ki uzulerek bitirdigim bir kitap oldu kendisi.
guclu bir cadi, gecmisinin neredeyse tamamini duygularla beraber unutmus. bazen kizsam da boda’ya kendime hep diyordum ki: sevgi. 3 kez oldurulen ve 3 kez yeniden dogan birisini de pencesine alabilir ve bir kehanetin baslangici olabilir. oylesine buyuk bir kehanet ki, sonunun bilinmesine ragmen kendisini okutturan ve caresizligi iliklerine kadar hissettiren.
kizdigim nokta da su ki, yahu cok guclu bir cadi degil miydin sen? artik bi seylerin sinirini son sayfalarda degil de ortalarinda yakalaman gerekmiyor muydu? kitap boyunca boda ile beraber cocuklarina karsi o caresizligi, lokiye karsi bekleyisleri gercekten iliklerime kadar hissettim.
kitap daha iyi yazilabilir miydi emin degilim fakat oldukca iyiydi. ozellikle de “ben, kirke” kitabina duydugum asktan sonra iyi geldi. bir diger cadi, bir diger kederle bogusan ve uzaklara savrulmus kadin.
hel… kendi kizimmis gibi hissettigim simarik cocuk. gercekten boyle bir sonu en derinine kadar haketti. ne de olsa annesinin kizi.
fenrir ve jongmundur’a soyleyecegim bir sey yok. cok uzuyor hala beni.
boda loki’yi affetse bile ben affetmedim ve tiksiniyorum.
tesekkurler.