Ben zamanı yaşayan insanlardan değilim, ben geçmişin tadını çıkaran mutsuzlardanım, şimdiki zamanı yalnızca hareket olarak algılayanların gerçeği bu, gerçek bu, dedi Reger, ben şimdiki zamanı hareket ve uygunsuz bir istek olarak algılıyorum, bu benim mutsuzluğum. Ama doğaldır ki tam olarak da böyle değil, dedi Reger, çünkü ben gene de hiç durmadan şimdiki zamanı olduğu gibi görme yeteneğine sahibim ve o doğal olarak her zaman yalnız mutsuzluk getiren, mutsuz eden değil, bunu biliyorum, tıpkı geçmişin onu düşündüğümüzde mutlu kılmadığı gibi, bunu biliyorum.
Eczacı '' Benim bir dinim var dedi '' '' Kendi dinim ; hatta onların bütün gülünç , sahte törenlerine , hokkabazlıklarına karşılık , hepsinden çok dindarım ben ! Tanrıya taparım ben ! Bu tanrı ne olursa olsun hiç önemi yok. Yurttaşlık , aile başkanlığı görevlerimizi yerine getirmek için bizi yeryüzüne yerleştiren yüce varlığa , yaradana inanıyorum. Kiliseye gitmeye , gümüş kapları öpmeye , bizden daha iyi beslenen bir yığın maskarayı semirtmeye hiç ihtiyacım yok ! Çünkü Tanrı'ya pekala bir ormanda , bir tarlada ya da eski insanlar gibi yalnız gökkubbeyi hayranlıkla seyrederek ibadet edilebilir. Benim Tanrım Sokrates'in , Franklin'in , Voltaire'nin , Beranger'in Tanrısıdır. ( Son cümle ''Savoie'li Rahibin İnanç Yolu''ndan )
Reklam
İSTANBUL AĞRISI Kanatları parça parça bu ağustos geceleri Yıldızlar kaynarken Şangır şungur ayaklarımın dibine dökülen Sen Eğer yine İstanbul'san Yine kan kopuklu cehennem sarmaşıkları büyüteceğim Pançak pançak şiirler tüküreceğim Demek yine ben Limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor Kapı önlerinde boyunlarını bükmüş
Ey benim iyimser hallerim Çabuk aldanışlarım Hep inanışlarım Hatayı hep kendimde buluşlarım Değmeyecekleri kafama takışlarım Herkesi insan yerine koyuşlarım Hepinize Elveda.. Artık ben kimsenin Hiç kimsesi olmayacağım ! Nazım HİKMET
256 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Biraz önce kitaplığımın yanına gittim ve her zamanki gibi beni en çok etkileyen kitaplardan birini aldım elime: Boranın Kltabını! Kitabı okumamın üzerinden aylar geçmesine rağmen benim üzerimde tesirini devam ettiriyor Bora. Bilmiyorum belki kendime bazı özelliklerinle benzettiğimden midir yoksa Ayşe Kulinin akıl almaz yazma becerisinden midir.
Bora'nın Kitabı
Bora'nın KitabıAyşe Kulin · Everest Yayınları · 20215.2k okunma
“Her ikimiz de ölümü çok erken tanımışız,” dedi Breuer düşünceli bir biçimde, “ve her ikimiz de erken yaşlarda acı bir kayıp ya­ şamışız. Kendim için konuşacak olursam ben hâlâ bunu üzerimden atamadım. Ama sizinki, siz bu kaybmıza ne diyeceksiniz? Sizi koruyan bir babanızın olmaması nasıl bir şey?” “Beni koruyan mı yoksa bana baskı yapan mı? Bu bir kayıp mıydı acaba? Bundan emin değilim. Ya da şöyle demeli: Bu durum, çocuk için bir kayıp olarak görülebilir, ama adam için değil.” “Bunun anlamı?” diye sordu Breuer. “Bunun anlamı sırtımda babamı taşıma yükünü yaşamadım hiç, onun yargılarının ağırlığı boğazıma çökmedi, benim yaşama hedefim onun tutkularını gerçekleştirmek biçimini almadı. Babamın ölümü bir nimet, bir özgürlük olarak da görülebilir. Onun geçici arzuları asla benim yasam haline dönüşmedi. Kimsenin daha önce geçmediği kendi yolumu kendim keşfetmek üzere tek başma bırakıldım. Bir düşünün! Ben, Deccal, sahte inançlarla cinleri kovabilir, her başarım karşısında sitemle acı çeken bir vaiz-babayla yeni hakikatler arayabilir miydim? Tüm o yanılsamalara karşı yürüttü­ ğüm mücadeleyi kendi şahsına bir saldırı olarak görecek bir babayla?” “Ama”, diye araya girdi Breuer, “ona ihtiyacınız olduğunda sizi korumuş olsaydı, yine de Deccal olmak zorunda kalır mıydınız?”
Reklam
1,000 öğeden 641 ile 650 arasındakiler gösteriliyor.