Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Uraz..." dedim şok içinde. "O içeride yurtdışından getirttiği uyuşturucuları dağıtımcılara ulaştırırken ben kapıda bekledim. Kapıyı korudum, adamı korudum, işi korudum Kumru. Çocuklara sattıkları o zehri korudum. Onlar çocukları zehirlerken ben beş ay boyunca onlara güvenli bir ortam sağladım, ben onları korudum..." Elim kalbimdeydi. Uraz'ın anlattıkları karşısında ne hissedeceğimi bilmiyordum ama içine düştüğü durumdan dolayı ne kadar acı çektiğini görebiliyordum. ''Kimsenin.. haberi var mı bundan?" dedim endişeyle. ''Yalnızca sen..'' dedi, "Yalnızca sana anlatıyorum. Olur da bir gün başıma bir iş gelirse yaşadıklarıma şaşırma diye, her ne yaptıysam bilmeden yaptığımı bil diye."' "Başıma bir iş gelirse derken..." dedim endişeyle, "Uraz ne söylemeye çalışıyorsun anlatsana artık! Tamam adamın korumalığını yaptın, ne iş yaptığını da bilmiyordun ve adam tutuklandı. Sana ne olabilir ki? Senin hiçbir şeyden haberin yokmuş!"
ne zaman ayırdılar bizi, senle beni, oliver? ve ben niçin bilmiyordum bunu, sen niçin bilmiyordun?
Reklam
-Susmayı seninle sevdiğimi sen bilmiyordun. Ömrümden büyük hüzünlerle büyüyordum. -Yüzündeki mahzunluktan okunuyor yüreğindekiler. -Nasıl yani? -İçinde biriktirdiğin suskunluk ve hüzün iç içe geçmiş ve yüzünde solgun birer çiçek gibi duruyor. Bunca yaşına bu kadar sessiz çığlığı nasıl sığdırabildin?
UZAYIP GİDEN O TREN YOLLARI
Yaşıyorsak aynı gurbeti yaşıyor, kavuşuyorsak aynı sılaya kavuşuyorduk. Sen orada grip olsan ben burada burnumu çekiyordum. Sen orada azıcık üşüsen ben burada paltomun yakasını kaldırıyordum. Bir yere geç kalsan sen orada, ben burada saatime bakıyordum. Farzımuhal sen orada balkona çıksan benim burada başım dönüyordu. Ama sen bilmiyordun, kimseler bilmiyordu. (Mustafa Soyuer)
Mustafa Soyuer
Mustafa Soyuer
Ellerin Elime Değdiği Zaman
Ellerin Elime Değdiği Zaman
youtube.com/shorts/zhQdBb8z...
İçimdeki telaşın yok ile var oluşuna, gözlerinin içine bakıpta hırpalanışıma, kısacası bana benzeme sakın! Gençliğine daha yeni demlenen tenine, öyle hazırdın ki; ''bir an önce, dökülmek istiyordun seni bekleyen o katı fincanın dibine..'' Oysa sen kana boyanan kalpleri, sadece dışardan görebiliyordun, bilmiyordun şu kalplerin içinde tek mevsimin yaşandığını! İbrahim ÇEKİN
Konuşmanın en korkunç yanı sözcükler değildi elbette, ardında yatanlardı, bütün her şeyin anlamsız olmasıydı, senin sürekli sessizce şunu belli etmendi: "Ben gelmek istemiyorum, bu durumda gelsem ne yararı var?" Fakat bu 40 dakikayı bana ne zaman ayıracağını bir türlü öğrenemedim. Sen de bilmiyordun, ne kadar zoraki kafa yoruyor gibi görünsen de karar veremedin. Sonunda şunu sordum: "Yoksa bütün gün mü beklemeliyim?" "Evet," diye yanıtladın ve hemen orada seni beklemekte olan bir grup insana doğru döndün. Yanıtının anlamı açıktı, zaten hiç gelmeyecektin, bana bahşettiğin tek şey seni bekleme izniydi.
Reklam
Gitmek istiyordum gitme diyordun Beni karanlığa itme diyordun Eşkiya kalbime hükmediyordun Herkesten farkındım sen bilmiyordunSen beni üzüyor incitiyordun Ben sana kırgındım sen bilmiyordun Kalbimi kırıyor acıtıyordun Ben sana dargındım sen bilmiyordunSen benim uykumu kahreden korkum Sen zehir zemberek sen zehir zakkum Sen benim cezamdın ben sana mahkum Ben sana sürgündüm sen bilmiyordunSen yangın çıkarır ben söndürürdüm Sevmesem dünyanı ters döndürürdüm Seni sürüm sürüm süründürürdüm Ben senin korkundum sen bilmiyordunSen bana günahtın sen bana yasak Helale uzaktı düştüğüm tuzak Ben sana tutkundum ben sana tutsak Ben sana sürgündüm sen bilmiyordunBir yavuz hırsızdın dikleniyordun Sustukça sabrıma yükleniyordun Sen hiç beklemiyor bekleniyordun Ben sana yorgundum sen bilmiyordunSen benim uykumu kahreden korkum Sen zehir zemberek sen zehir zakkum Sen benim cezamdın ben sana mahkum Ben sana sürgündüm sen bilmiyordun
Sen bilmiyordun
Gitmek istiyordum,gitme diyordun Beni karanlığa itme diyordun Eşkiya kalbime hükmediyordun Herkesten farkındım, sen bilmiyordun.. Sen beni üzüyor incitiyordun Ben sana kırgındım, sen bilmiyordun Kalbimi kırıyor acıtıyordun
Günaydın:)
seni sevmek; değerli bir şairin şiirini okumak kadar güzeldir... seni düşlemek; o şairin yüreğine dokunmak demektir... ben seni böyle seviyor, böyle düşler kuruyordum işte !! sen bilmiyordun, ben hep bekliyordum aynı yerde seni düşünerek senli düşlere sığınıyordum.
“Sen köklerime değil Çiçeklerime aşık oldun” “Yani sonbahar geldiğinde ne yapacağını bilmiyordun”
Reklam
“Sen köklerime değil çiçeklerime aşık oldun. Sonbahar geldiğinde ne yapacağını bilmiyordun.”
Gün gün ölen altı ya da yedi kişiydiniz. Fabrikadaki gibi. Orada da yalnız değildin, gün gün aynı şeyi yapan yirmi ya da elli kişiydiniz. Fabrikan yalnızca saat imal etmiyordu, ceset de imal ediyordu. Hastanede de, tıpkı fabrikada olduğu gibi, birbirinize söyleyecek sözünüz yoktu. Sen, diğerlerinin uyuduğunu düşünüyordun ya da çoktan ölüp gittiklerini. Diğerleri senin uyuduğunu düşünüyorlardı ya da çoktan ölüp gittiğini. Kimse konuşmuyordu, sen de konuşmuyordun. Artık konuşmak istemiyordun, bir şey hatırlamak istiyordun yalnızca ama ne olduğunu bilmiyordun. Hatırlanacak bir şey yoktu. Hatıralarını, gençliğini, gücünü kuvvetini, hayatını, fabrika hepsini almıştı. Sana sadece yorgunluğu, kırk yıllık çalışma hayatının öldürücü yorgunluğunu bıraktı.
Şarap gibi yıllanırsın da anlamazlar
Hayır, Ruth sen özel değilsin. Hiçbir zaman da olmadın. Senin sadece... alametifarikan Martin tarafından sevilmekti. Seni yüceleştiren, seni göklere çıkaran, saf ve el değmemiş bu sevgiydi. Seni öyle seviyordu ki gerçekten inanıyordu, hiç gitmezsin, hiç bırakmazsın sanıyordu. Güvenmek, kendini bırakmaktı çünkü. Ruth, Martin kendini tamamen sana bırakmıştı. O türlü badireler atlatır yine de sana koşardı. Birçoğunu bilmezdin, anlatmazdı da her şeyi. O, acılarını kendi içinde eritirdi de, erittiğinden senin haberin dahi olmazdı. Onun yaptığı şey sadece, acılarını sana mutluluk şarabı olarak takdim etmekti. Zira bazıları yıllanmıştı da, lezzeti belki arşa çıkmıştı. Lakin verdiği şey kendindendi, sen bilmiyordun. Anlamıyordun, hak da vermiyordun. O bazen ilk bakışta absürt görünen bir şeylerden bahsederdi, gerçekmiş gibi. Lakin onun asıl bahsettiği sendin. Diğerleri geçici bir seraptı, sen bilmiyordun. Evet Ruth, Martin seni gerçekten çok... çok sevmişti.
1.048 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.