Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nasılsın nasıl gitti, Alıştın mı sende Rahat mısın artık İstanbul`da? Evlenmişsin nasıl oldu? Bulabildin mi sonunda Hep anlattığın o meşhur huzuru İyiyim ben hep aynı şeyler işte Uyku hapları, yalan dolan gülümsemeler İyiyim ben, hem sen tanırsın beni Ne yapsam, ne söylesem O geç kalmışlık hissi Son defa görsem seni Kaybolsam yüzünde son defa Yenilsem sana, hiç anlamasan da Son defa benim olsan Uyansam yanında..
Papatya gibi, dikensiz birini buldum.
-Aldığın güllerle reçel yapan birini bulabildin mi ya? -Hayır. Ama çiçeklerin solmasına izin vermesine rağmen çiçek almaya değecek birini buldum. Ya sen? Sana her çarşamba güller alan birini bulabildin mi? -Hayır ama merak etme. Ben de güller olmadan sevgisini gösterebilen birini buldum. Papatya gibi birini. Dikensiz birini.
Reklam
Anne
Dizlerinin üstünde başımı koyacak yerim hâlâ var mı anne Bir solukluk düş kursam yeter orada Beşikten çoktan vazgeçtim, eteğinde oturmak mümkün mü şimdi Saçlarım dikken diken senin elinden ayrılalı Dalıp gittiğin boşlukta ne var bulabildin mi anne Şimdi ben de aynı boşluğa dalıp dalıp gidiyorum Bir çıkar yolu var mı anne yoksa kaybolmaya meyilli bu aklım Hâlâ ekmek kokar mısın eskisi gibi, ben hangi ekmeğe dokunsam sen kokuyor Büyüdüm ben anne, ne mel’em bir şeymiş bu büyümek Büyüdükçe kendime sığamıyorum, yurdumdan taşıyorum Kuşlar yuva yaptıkça saçlarım azalıyor Ama olsun kuşlar üşümesin bana yeter Büyüdüm ben anne hem de çok Baba oldum, şimdi kızımla sohbet ediyoruz Onunla çocuk oluyorum, yine ve yeniden Seni anlatıyorum ona, gözlerim yan çiziyor hemen sulanıveriyorlar Yutkununca geçiyormuş gibi yapıyorlar Gittikçe büyüyorum anne, yokuşları çıkmakta zorlanıyor dizlerim Nefes alıp vermek de zahmetli olmuş Büyüdükçe sana yaklaşıyorum anne, oturduğun taşın üstünde bekle beni Beklemek doğum sancısı gibidir derler sen daha iyi bilirsin Ama fazla bekletme seni kuşluk vaktine kalmaz yetişirim sana.
"Ateş?" "Efendim Viyan?" "Bir hikaye anlatsana." "Uyu Viyan." "Hadi ama Ateş sadece uydurma bir hikaye." "Aklın yerinde değil Viyan hadi uyu artık." sözlerimle iyice kedi gibi sırnaşıp gözlerini kapattı. Her ne kadar uyanık kalıp beni çıldırtmak istediğini bilsemde kanında dolaşan alkol buna izin vermiyordu. Nefes alış verişlerinin düzene girmesiyle uyuduğundan emin oldum. "Kaybolan küçük bir kız çocuğu varmış. Aslında olduğu yer ona aitmiş ama onun ki öyle bir kaybolma degilmiş. Kendini kaybetmiş bu küçük kız çocuğu. Koşmuş koşmuş, sonsuz bir karanlığın içinde sıkışıp kalmış. Sonra yolun sonunda bir aydınlık görmüş büyük bir umutla koşmuş aydınlığa. Ama aydınlığa vardığında onun sahte bir aydınlık olduğunu anlamış. Hayal kırıklığı yaşamış ve bu hayal kırıklığını sonsuza dek gülüşüne sığdırmış." "Peki kendini bulabilmiş mi?" mırıldanarak sorduğu soru beni şaşırtmadı çünkü anlatmaya başladığımdan itibaren uyanık olduğunu farketmiştim. "Sen kendini bulabildin mi Viyan? Koşmaya devam mi edeceksin yoksa o sahte aydınlıkta bir umut mu arayacaksın?" tekrardan düzene giren nefes sesleriyle yavaş bir sekilde yataktan kalktım. "Kaybolmayı sevdim." Kapıyı kapatmadan önce dedikleriyle birlikte olduğum yerde bir kaç saniye öylece dikilmeme sebep oldu. Omzumun üzerinden baktım, yatakta yatan kayıp kiz çocuğuna. Ve onu karanlıga teslim edip kapıyı kapattım...
5,4,3,2,1, uyan
üzme, bırak yıldızları dağılsın kalemin eskisinden daha kuvvetli şimdi cümlelerinde kullanılan her metafor bilinçdışıydı deriz a n l a y a m a y a n l a r a ve ekleriz "büyüyoruz ama daha zeki değiliz dünden" inanırlar, hep inandılar birbirini tanımak istemeyene "tamam" kâfidir bende en güzel kahkahamı bir bakışa
Selam sevgilim sabah adı altında bıraktığın, karanlık gök ile savaşıyorum bugün. Oysa hiç bilmezdim göğün bu yüzünü; Her gün yeni birşey öğreniyorum sayende. Oturdum burada konuşuyoruz seninle, eskiden yaptığımız gibi sorguluyoruz. Hayat neden böyledir? nasıl oldu bu dünya? nelerden oluştu bu insanlar? saçlarınla oynuyorsun, izliyorum seni tam
82 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.