Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?
Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?
Resûl (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:
— Kötü din bilginini cehenneme öyle atarlar ki, onun arkası ve boynu ufalanır. Ateş onu, eşeğin değirmeni döndürdüğü gibi döndürür. Bütün cehennem halkı onun üstüne toplanır ve:
— Sen kimsin? Bu azap ne azaptır? derler.
O kişi de şu cevabı verir:
— Ben o kimseyim ki, halka emrederdim. Ama kendim söylediğimi işlemez, yerine getirmezdim.
Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyişin içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?
Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüne basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?
Sayfa 52 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okuyor
"Kim olduğunu bilememesi komik değil miydi? Ya kendi görünüşünü belirleyememek biraz fazla kaçmıyor muydu? Sanki beşiğinde gelip bulmuştu bu görünüş onu. Arkadaşlarını seçebilirdi belki ama kendisini seçmemişti. Hatta insan olmaya bile karar vermiş değildi. İnsan neydi peki?"
"Sen kimsin? sorusunun muhatabı bize yabancı olanlar ya da onlara yabancı olduklarımız oluyor genelde değil mi?
Yabancıyı sorgularken bunu dilimizden düşürmüyoruz ama kendimize sormak aklımıza niye gelmiyor? Kendimizi doğru düzgün sorgulayıp tanıdık hâline getirdik mi ki, yabancılık seviyesinden hemen tanıdık seviyesine atlıyoruz? Kendimize bu torpili yapmamız, içimizde bir yabancıyı büyütmemize neden oluyor. -O yabancı, hayat pusulamız aslında. Ama tanışmadığımız için "Öylesine birisi." olarak kalıyor.- Ve bu yabancıyı gerçekten tanımadığımız sürece içimizde çatışmalar yaşanıyor: O A'yı istiyor, biz B'yi, "Bunun beni mutlu etmesi gerekirdi ama etmedi.", "Ne istediğimi bilmiyorum." gibi gibi.
Üç parçadan bir bütünüz ama o parçalarla tanışa tanışa parçaları bizim birleştirmemiz gerekiyor. Ama herkes zaten bunu bilir(!) ve yapar(!). -İnsanın çok bilmişlik özelliğinin ilk kendinde patlak verdiğini öğrenmiş olmak hem gülünç hem de biraz acınası geliyor. -Bildiğimiz hiçbir şey yok aslında ama hep biliyor veya her şeyi biliyor sanrısındayız. Bu Dünyaya gözümüzü açmışken nasıl bu kadar uyuyabiliyoruz onu da anlamıyorum zaten...
~
Son Hile : Kişiselleştirme.
Muhalifimizin üstün olduğunu görüp haksız çıkacağımızı fark edinceişi kişiselleştirerek hakaret saygısızlık ve kabalığa baş vurabiliriz.
~
Yazmıyorum, yazamıyorum bugünlerde
Yazmak zor ve zahmetli geliyor
Ne yazdıklarımdan hoşlanıyorum ne senden
Ne sen varsın artık ne de yazarlığım
Ne eski günler kaldı ne de şimdi
Geleceğime bakıyorum ve düşünüyorum
Öleceğimi düşünüyorum ve ölüyorum
Seni düşünüyorum ve yaşıyorum yeniden
Sen kimsin sahi, ben kimim mesela
Ben her kimsem neden sana yazıyorum
Sen her kimsen nedir sendeki bu güzellik
Ben kimim ki senin güzelliğine yazıyorum
Artık ne sendeki güzelliği görüyorum ne seni
Sahi ben sende ne bulmuşum da yazmışım
Sen bende ne bulamadın da gittin uzaklara
Ya ben sensem ve kendime yazmışsam böyle
Ya senin üzerinden bir oyun çevirmişsem kim bilir
Seni severken kendimi sevmişsem ben
Bugünlerde kendimi sevmeme sebebim belli
Soğudum kendimden tümüyle, bütünüyle
Öldüm öleceğim bu gidişle, sonra bildiğin gibi zaten...
1) geri dönüş mü istedin sen, al sana geri dönüş kimsin bu mesajın devamını bekliyorum senden ayrıca sen benim tipime kurban ol uyuz.
Normal soru, mesaj yazın ki geri dönüş yapıyım abuk subuk şeyler yazmayın hadi bekliyorum bunu gör ve yaz.