Muzaffer İzgü (29 Ekim 1933 - 26 Ağustos 2017)
Telsizler hemen çalıştı: “Konuk, ayı avlamak istiyormuş!” Konuk ki ne konuk, en büyük devletin en büyüklerinden… O büyük devletle öyle sıkı fıkıyız ki, kardeşten öte. Ne buyurursa o büyük devlet,biz hemen yerine getiririz, bir dediklerini iki etmeyiz; babamız, ağabeyimiz gibi bir devlet işte. Bu koskoca dost devletin, koskoca büyüğü, ayı
"Bu bir tür sınav aslında. Birbirimizi ne kadar özlediğimizi görece­ğiz." "Birinin gitmesinin ne demek olduğunu bilirim. Bir hafta ıstırap çekersin, sonra bir hafta üzülürsün, derken unutmaya başlarsın ve sonra, hiç böyle bir şey olmamış gibi, sanki tüm bunlar başka birinin başından geçmiş şeylermiş gibi gelir ve omuz silkmeye başlarsın. Hayat işte, bu işler böyle dersin. Bunun gibi aptalca şeyler işte. Sanki bir şeyleri sahiden sonsuza dek kaybetmemişsin gibi." "Ben unutmayacağım . Asla unutmayacağım." "Unutacaksın. Ben de unutacağım." "Hayatımıza devam etmemiz gerekiyor. Ne kadar üzücü de olsa." Epey sonra şöyle dedi: "Sen üzüntünün ne olduğunu ne bilirsin ki?"
Sayfa 45 - Ayrıntı YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Reklam
SICAK BİR KIŞ Saçlarını gittikçe kısalttığın günlerde Sen söylemiştin bu sözleri unutmadım -Her aşk bir ayrılık gizler, ayrılıklarsa Bir merhabanın sıcaklığını taşır kendisinde Kalıcı olan hiçbir şey yok diyordun
Yalnızlığına kaç, dostum! Seni büyük adamların gürültüsünden sersemlemiş, küçüklerin iğneleriyle de delik deşik olmuş görüyorum. Seninle nasıl susulacağını pek iyi bilir orman ve kaya. O sevdiğin ağaca benze yine sen, o geniş dallıya: sessiz ve dinlercesine sarkar o, denizin üstüne. Yalnızlığın bittiği yerde, pazar yeri başlar; pazar yerinin
Değirmenci, Oğlu ve Eşek İki şairimiz, Malherbe ve Racan, Baş başa kalmışlar bir gün. Aralarında açık konuştukları için: - Sana bir şey soracağım, demiş Racan; Sen görmüş geçirmiş adamsın, Hayatı benden iyi bilirsin. Benim artık karar verme zamanım. Ben kimim, nem var, ne işe yararım? Bunları senden iyi bilen yoktur. Ne dersin? Gidip taşrada
Sayfa 93
- Okula tekrar döndüğünüz zaman, okumanın değerini daha iyi anlamış olacaksınız. Bunu biliyorum, tecrübe ile biliyorum. Herkes öyle söyler, okumazsam gider çalışırım, der. Ama insan yalnız çalışmak için mi yaşar? Sen ne dersin Anatay? Anatay birşeyler söylemek istedi ama sonra vazgeçti: - Bilmiyorum, dedi. - Ben de herşeyi bilmem, dedi Tinaliev, ama savaşta olmasaydık okula gider okurdum, okumaya vakit bulurdum. Sınıfta herkes gülümseyerek birbirine baktı. Ne tuhaf adamdı: Kolhoz başkanı olmuş koca adam hâlâ okumak istiyordu. Oysa onlar şimdiden bıkmışlardı okumaktan. - Bunda gülecek ne var? diyen Tınaliev gülümseyerek ekledi: Evet çocuklar okumak isterdim. Siz bunu daha sonra, çok sonra anlayacaksınız.
Sayfa 111 - Ötüken Neşriyat ( Sultanmurat )Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.