“… Günün karmaşasından ve yoğunluğundan kurtulduğumuzda, bilinçli bir çaba veya zihinsel irade göstermeksizin pişmanlıklar ve mutluluklarla dolu hayallere dalarız… Unutulmuş geçmişin bütün mutlu veya üzüntülü görüntüleri iç gözümüzde toplanır… Eskiden yaşanmış deneyimleri ve hazları tekrar yaşarız. Ufak tefek kibirlerimizi veya oyunlarımızı hatırlarız… Kendimize şöyle haykırırız: ‘Bu, ben değilim! Ben hiç bu kadar umursamaz olmadım, kesinlikle!’
… Yine de geçmiş yalan söylemez, geçmiş değiştirilemez… Öyle olmasaydı! Kutsal ruhların ve meleklerin varlığının ne anlamı kalırdı o zaman!…”
Sol ayağımı bağlayıp bir kenara kaldırmıştım ve şimdi onu yeniden göreve çağırmayacaktım. Bu, teslimiyetin göstergesi olurdu ve ben henüz teslim olmaya hazır değildim.