Sena

Sena
@senadrottningu
Sıkı tutunamadım tam olarak da bırakamadım
Üsküdar Üniv.
12 reader point
Joined on November 2017
Nice basamakla yerden göğün yücesine çıkan bir merdiven vardı. Tanrı, bu merdivenin doruğunda oturur. Düşünceli melekler merdivenin basamaklarında inip çıkar. Meleklerin yaşamına öykünen bizlerin yüzümüzü çevirmemiz gereken merdiven buysa, sorarım size: Tanrının basamaklarına çamurlu ayaklar, topraklı ellerle oturmayı kim göze alır ? Gizin öğrettiği gibi, saf olmayanın saf olana dokunması yasaktır. Peki bizim sözünü ettiğimiz bu eller, bu ayaklar da ne ? Elbette onlar ruhun ayaklarıdır: Açıkçası, ruhun, toprağa tutunan kökler gibi yeryüzüne tutunduğu en değersiz bölümü.
Sayfa 35
Reklam
Yarım ağızla söylenen şeyler eksiksiz lafların söyleyemediklerini söylemek için vardır.
Sayfa 273
Umarım şeytan sizi işitmemiştir sayın bakan, Şeytan öyle bir işitir ki yüksek sesle konuşmak hiç gerekmez, O halde tanrı bizi affetsin, Zahmet etme, o doğuştan sağır.
Sayfa 111

Reader Follow Recommendations

See All
Sena

Sena

, thinking of reading a book
Dune
DuneFrank Herbert
9.1/10 · 11.7k reads
Reklam
Tanrı kaleminin ucunu açtı bile. Bunca bilgelikten sonra şimdi de sırada delilik var.
Sayfa 49
Yaşamının hazzı ve aldatmaca yüreğini yeniden deşmişti. Savrulup atılan, toprağın üzerinde kıvrılıp bükülen ve üzerine acıyarak basılan bir mumu ışığı gibi seğirerek sönmek değil, büyük alevler çıkaran bir keyif yangınında sanki rastlantıymiş gibi son bulmak istiyordu. Uçuruma dans ederek düşmek istiyordu.
Sayfa 31
Muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ama birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi. Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu... Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya, -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk. O zaman bütün tereddütler, hicaplar bir tarafa bırakılıyor, ruhlar birbirleriyle kucaklaşmak için, her şeyi çiğneyerek, birbirine koşuyordu.
Sayfa 87
Profesör, aşk ve ölüm. Bana enjekte edilen ölüm ve benden çekip alınan yaşam. Beyaz duvarlar, mavi oda.
Sayfa 34
Ben bendim. Zaman yaşanmış zamandı. Birkaç yaşanmamış gün de eklenmişti bu zamana. Kemerle bağlanmıştım. Acılarım vardı...
Sayfa 12
Reklam
Ben her gece ölüyorum. Her sabah yeniden canlanıyorum. Her yirmidört saatlik zaman dilimi hem ölüm hem yaşam aynı zamanda. En sonunda benim Ben’im ve benim Ben’im “Ben” olacaklar.
Zaman yok artık, olan oldu; zaman, geçmiş. Gelecek, zamana sızmakta çok geç kaldı. Onlar için gelecek yok. Hiçbir şey yok artık. Hiçi hissetmek ne korkunçtur bilir misiniz?
Sayfa 31
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.