O bir çalgıydı. Onun bildiği hayat, onun bilincini oluşturan bütün hayat da bu çalgının telleriydi. Müziğin akışı ise bu tellere çarparak onları anılar ve hülyalarla titreştiren bir rüzgardı. Sadece hissetmekle kalmıyordu. O duygu, bir biçim, renk ve parıltı hâlinde içini kaplamış, hayalinin el attığı her şeyi bir çeşit yüce tılsımlı bir yolda cisimlendiriyordu.
Sayfa 29 - Kenta Yayınları