Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Hypatia
Neredeyse bir buçuk asır önce yaşayan bir kadın düşünün. Yaşadığı coğrafyada tek yaptığı şey bilimsel bilgiyi ön plana almak, aklı rehber edinmek, inanmadan önce sorgulamak, cesur olmak ve doğru bildiği hayatı yaşamak. Tek suçu bu. Eğer bunu bir erkek yapsaydı sanırım "kafir, zındık, yoldan çıkmış" damgası yer otururdu ama Hypatia'yı erkeklerden daha tehlikeli kılan şey kadın olmasıydı. Çünkü tarihin her döneminde insanlığa yön verme çabasında olan kadınlar herkesten daha tehlikeli görüldü. Erkek egemen düşünce dünyasında kadın bir kenarda oturması gereken canlıdır belki de. Buna karşı çıkanlar her ne kadar yok edilme çabasına girilse de yok edenler unutuldu, yok edilenler yaşadı. Sen ne büyüksün Hypatia!
Yanlış da Olsa Düşünmek Hiç Düşünmemekten Daha İyidir - HypatiaTuğba Sarıünal · Destek Yayınları · 20201,835 okunma
İnce Memed 4
Merhaba kitap dostları
1 2 3 derken İnce Memed 4'de sıkılmadan okunup biten kitaplar listemde yerini aldı.
Bu esere başladığım andan itibaren rahmetli Kemal Sunal ve Şener Şen'in rol aldıkları "Kibar Feyzo "aklıma geldi ...Kemal Sunal'ın " Maho Ağa öldü , onun yerine daha zalim bir ağa geldi."sözü bu eserle yerine oturdu...
Hemen hemen tüm serisinde doğaya, börtü böceğe, çiçeklere o kadar detaylı yer verilmiş ki,kendimi çiçeklerin, menekşelerin arasında hissedebildim...
Bal öyle güzel öyle güzel anlatılmış ki okurken yanınıza bal da almayı ihmal etmeyin...
Yalnız ilk esere başladığımda İnce Memed'in bir Hatçe'si vardı ,bir de Iraz anası, ve bir oğlu olmuştu.Hatçe öldü ama Iraz ana ve İnce Memed'in oğlu ne oldu muallakta kaldı.... Sonradan evlendiği Seyran kızdan olma oğlunu da göremedi ,1 2 3 ve 4 de bu sorularımın cevabını ne yazık ki alamadım...
Hatta son olaylardan sonra İnce Memed'in sırra Kadem basması bilinmezliklere bir bilinmezlik daha ekledi...
Çokça haksızlığın anlatıldığı, küçük küçük mutlulukların bahsedildiği inanılmaz harika olan bu eseri okumakta geç bile kalmışım, geç olmasına rağmen ya hiç okumasaydım dedim...
Anlatımlarda biraz argo kelimeler yer almış ama yine de , kesinlikle okumaya değer zengin bir eserdi...
Ben keyifle okudum,bazen duygulandım, bazen gülümsedim,bazen de öfkelendim ... Sizlerin de keyif alacağınızı umut ediyorum...Keyifli vakitler olsun dostlar...
Aziz Nesin okumalarına devam ediyorum ve üst üste okuduğum içinde bazı öykülerin farkli versiyonlarını yazmış olduğunu gördüm mesela fil hamdi olayı birkaç deli firar etti polisler yuzlerce o tanima uygun deli buldu hikayesiyle benzer sonra kiralık ev arayan karı kocanin hikayenin son segmentinde luks evlere gidipte begenmemesi gene yazarin farkli bir kitabinda ele aldigi arkadasi olan kari kocayla luks evleri sudan sebeplerle begenmemesiyle benzer ayni sekilde duduklu tencere olayi ile traktor parcasinin bulunamamasi benzer... Yani demem o ki yazar bazi olaylara sıklıkla değinmiş yani milletin gözünü açmak için uğraşmış... ama ne yazık ki hala değişen bir şey yok... Bu kitapta 22 hikaye var ve aaa dedirten striptiz basri oldu neden mi Şener Şen'in oynadığı Çıplak Vatandaşla aynı konu belki -kontrol etmedim-bu hikaye filmleştirilmiştir. Aziz Nesin'i mutlaka okuyun derim.
Savaş karşıtı bir başyapıt
Roman 1960'lardan bu yana hiç de yabancımız değil. Tiyatro tutkunları, sahne uyarlamalarında, Genco Erkal ve Şener Şen'den izlediler Şvayk'ı. Mizah ustası Haşek'in Birinci Dünya Savaşı 'nın hemen ardından yazdığı bu roman, savaşı tüm acımasızlıkları ve saçmalıklarıyla yerden yere vuran bir yergi başyapıtı" (Arka kapaktan)
Orijinali 750 sayfa olan eseri okumak gerek elbet. Gelmiş geçmiş savaş karşıtı yapıtlarından olan romanın #cancep 'teki bu kısaltılmış metni de ana fikirler sunuyor. Önsözde #celalüster bu romanın modern klasik sayılması gerektiğinden, #kafka 'yı keşfeden Max Brod ise, mizah ustası yazarın bir sonraki çağda #cervantes 'in yerine konulacağından bahsediyor.
Kısaca; kendisini ahmak yerine koyan ama söylemleri ile belli bir eşikte zeki olan Şvayk''ın , dünyanın zorbalıklarına karşı edilgen bir direniş içinde oluşu mizahi bir dille anlatılır eserde. Bu yapıt, yayınlandıktan sonra tüm savaş karşıtlarını bir araya getirmiş, içeriğindeki savaş taşlamalarıyla Avrupa'yı bir virüs gibi sarmış. İster tam metni okuyun isterse tiyatro oyununa gidin, pişman olmayacaksınız...
Sevgili okur....
Bu ayki derginin kapak konuğu Şener Şen..
Türk sinemasının güldürürken düşündüren ve ülkenin o dönemki sosyal ve toplumsal sorunlarına farklı bakış açısıyla filmleriyle bizlere yansıtan başarılı aktör...
Şener ŞEN bence bir tarihi figür gerçekten filmleri bizlere toplumsal anlamda çok şey anlatmaktadır.Bizlerinde bu filmlerden çok dersler çıkarmamız gerekmektedir.
Derginin bu saysında da Şener ŞEN'in hikayesini, filmlerinde karakterleri ve önemli repliklerini okuyacak ve daha yakından tanıma imkanı bulacaksınız.
Kapak konuğu dışında derginin için değerli öyküler, denemeler, şiirler bulunmakta olur.
Okurken keyif alacağınızı düşünüyor iyi okumalar diliyorum.
Nobel ödüllü Türk
Kitap kalitesi ile çoğu okur için tartışma konusu yaratmış olmasına karşın bence kurgusu, hikayesi, diliyle bana bir virtüözü izleme hissiyatı vermiş roman. orhan pamuk artık yazım konusunda o kadar ustalasmış ki okurken bazı yerlerde yüzünüze "hadi canım sen de" sırıtışı yerleştiriyor. hikaye yerli konular yine evrensel... filmi hatta dizisi bile muhteşem olabilir doğru ellerde.
(mesela yavuz turgul çekse, ustayı şener şen, oğlu murat yıldırım, anneyi hümeyra, babanın son halini çetin tekindor oynasa...)
en önemlisi kitabı okurken bir kere daha farkına vardım;
bir kral veya sıradan bir insan da olsa aslında herkes kendi kaderindeki senaryonun trajik kahramanıdır. herkes hata yapar, hiç kimse günahsız ve mükemmel değildir.
"Ertem Eğilmez‘in 1976 yılında bu romandan uyarladığı Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Şener Şen ve Adile Naşit‘li kült Yeşilçam filmi “Süt Kardeşler” sayesinde bir dönem yediden yetmişe herkesin tanıdığı ‘gulyabani’, Türk edebiyatının en ünlü korku figürüdür dersek herhalde abartmış olmayız. Orijinal kitabın kurgusu filmden oldukça farklı olmasına rağmen ortak noktalar da mevcut. Ama o ortak noktalar sadece ana fikri yansıttığı için bahsi geçen filmi uyarlama değil, esinlenme olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır belki de.
Roman, “Hanımnineden Yazar Mektup” ve “Cevap” başlığı ile verilen iki mektup içerir. Başlangıç bölümünde verilen bu mektuplar kurgu mudur, yoksa gerçek payı var mıdır bilinmez; ama Hüseyin Rahmi tarafından tek bir amaçla kitaba dahil edildikleri aşikardır: ‘tarafını belli etmek’… Daha önce de defaatle belirttiğimiz gibi, Hüseyin Rahmi toplumcu bir yazardır çünkü ve tüm romanları gibi “Gulyabani”yi yazmasının da amacı salt eğlence değil; okuyucusunu bilinçlendirmektir."
Yazarlarımızdan Fatıma Yeşim'in, Türk yazınındaki nadir gotik örneklerden olarak kabul edilen "Gulyabani" ve "Cadı"yı incelediği analizi için, buyurun:
tecahuliarif.com/2016/10/huseyin...
Eseri elime alır almaz tabiki aklıma meşhur Kemal Sunal, Adile Naşit, Şener Şen, Ayşen Gruda gibi üstatların rol aldığı o muhteşem Süt Kardeşler film geliyor. İçerik olarak tam benzerlik göstermese bile Guryabani ve onun meydana getiren sebebin benzerliği ortaya çıkıyor. Eser insanı o kadar duygudan duyguya sürüklüyor ki tam korktum derken insanı tebessüm ettiren bir ayrıntı çıkıyor, tam gülerken birden gerilebiliyorsunuz.
Eser her dönemde olduğu gibi paraya, servete, refaha kavuşmak için türlü türlü oyunlara, düzenbazlıklara, hilelere başvurarak bunları elde etme çabalarını gösteren, başlarda fantastik tarzda bir eser gibi görünen ama sonunda hiç de öyle olmadığının ortaya çıktığı güzel bir kitap.
Başrollerde Kemal Sunal, Şener Şen, Adile Naşit ve Ayşen Gruda'nın oynadığı nefis fantastik öğeler içeren korku görünümlü komedi filmi de olan bir kitap. Ne filmdi ama. Ne oyunculuklardı. Böyle aktörler, aktrisler bir daha gelmeyecekler. Her zaman kendini izletmek kolay değil çünkü.
Gelelim kitaba, yazıldığı dönem itibariyle korku unsurunu ön plana çıkararak insanları bu denli güldüren bir kitabı yazmakla çok güzel bir iş çıkarmış Hüseyin Rahmi. Dinimizde ve toplumumuzda yer alan ve korku unsuru olarak kullanılan birçok öğeden yararlanmış, bir nevi alaya da almış. Aslında korkulacak şeyler olmadıkları yönünde bir mesaj da çıkarılabilir.
Kitabı okurken , bir ara siz de kafayı sıyırır gibi oluyorsunuz çünkü yazarın karakterler ve olaylar üzerinden bizlere sunduğu fantastik hikayenin bir süre sonra kendimizi içinde buluyoruz. Bir kere çok güzel tezgâhlanmış, ince detaylara sahip bir planın ürünü tüm yaşananlar. Ve bu kadar hadisenin temel sebebi ise köşkün çok zengin sahibi kadının mal varlığıdır. Para bu ya, her zaman adamı yoldan çıkarma özelliğine sahip, insanı bu denli kurgusal açıdan harika bir senaryonun mucidi yapar konuma da getiriyor.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'nın eseri günümüz Türkçesine son derece başarılı uyarladığını da söylemeden geçemeyeceğim.
Okurken eğleneceğiniz, diyaloglarına güleceğiniz ; Kemal Sunal, Şener Şen, Adile Naşit ve Ayşen Gruda'nın gözünüzün önünde belirmesine vesile olacak çok tatlı bir kitap. Zamanını ve sinema açısından önemini de gözönünde bulundurunca keyif aldığım bit kitap oldu.