Mustafa son günlerde yeterince tartışıldı, biz Kemal’e bakalım.
“Senin adın Mustafa benim adım Mustafa, gel seni repackage edelim” hikâyesinin iler tutar yanı olmadığı meydanda. Belki Dede Korkut’taki Boğaç Han hikâyesinden esinlenmiş bir mitleştirme çalışması. Öyle anlaşılıyor ki kendi kuşağındaki devrimci gençlerin birçoğu gibi genç Mustafa da o devrin idolü olan Namık Kemal’den esinlenerek kendine mahlas seçmiş. Sonradan Arnavutluk’un ulusal kahramanı olan İsmail Kemal, liberal yazar Ali Kemal ve şair Yahya Kemal de aynı yıllarda aynı trendin temsilcileri.
Muttakiler bundan müstesnadır. Onların arkadaşlıkları, aralarındaki sadakatleri ve dostlukları ahirette de devam edecek, bu dostluktan dünyada faydalandıkları gibi ahirette de faydalanacaklardır.
Sahihayn'da (Buhari ve Müslim'de) gelen bir hadis-i şerifte Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Cennet ehli cennete, cehennem ehli de cehenneme girdikten sonra kendilerini ve arkadaşlarını gözden ge- çirip kontrol edecekler. 'Ey Rabbimiz, filan kulun Seni bizimle zikreder, Bizimle namaz kılar ve bizimle oruç tutardı. Onu aramızda görememekteyiz.' derler. Allah salihlere şefaati için izin verir ve, 'Gidin cehennemde, kalbinde zerre miskali imanı olan tanıdığınız kim varsa oradan çıkarın.' der.
Allahu ekber! İstikametin faziletine bir bakar mısınız? Salihlerle oturmanın faziletine bir bakar mısınız? Öyle ki onlar cennete girseler dahi kardeşlerini, arkadaşlarını unut- mamışlar ve şefaatçi olarak Allah'ın azabından korumuş- lardır. İşte bu, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in haber verdiği faydalı ve olumlu şefaattir. Allah teâlâ'dan dünyada salih- lerin muhabbet ve sevgisini, ahirette ise onların şefaatini niyaz ederiz. (Şerhu Akidetu't-Tahaviyye)
Senin elinde bulunan nefis ve malın senin mülkün değil, belki sana emanettir. O emanetin mâliki, herşeye kadîr, herşeyi bilir bir Rahîm-i Kerim'dir. O senin yanındaki mülkünü senden satın almak istiyor. Tâ senin için muhafaza etsin, zayi' olmasın. İleride mühim bir fiat sana verecek. Sen muvazzaf ve memur bir askersin. Onun namıyla çalış ve hesabıyla amel et. Odur ki, muhtaç olduğun şeyleri sana rızk olarak gönderiyor ve senin tâkatın yetmediği şeylerden seni muhafaza eder. Senin şu hayatının gayesi, neticesi; o Mâlik'in esmasına ve şuunatına bir mazhariyettir.
İman ve Küfür Müvazeneleri - 187