" Seni görmek istiyordum kısacası. İnsan görmekle bile bazı şeylerin ağırlığına dayanabilir, savunabilir, hayal kurmaya devam edebilir. Sen anlamazsın tabii. Anlamak için insanın bazı eksik yönleri olmalı."
“Kişi bizimle savaşmayıp bizi anlamaya çalıştığında, yardımcı olmaya çalıştığında biz birden iyi oluyoruz zaten. Anlayabilmeleri bile gerekmiyor. Anlamaya çalışmaları tek başına yeterince güçlü bir destek. Anlamak istemek bile bir şefkat. Bizi ayağa kaldırmaya yetecek kadar güçlü bir şefkat."
Her talep etme sevgiyi talep etmedir." dediği gibi "Her anlama yanlış anlamadır." demişti Lacan. Yanlış anlama zaten kaçınılmazdır; daha az yanlış anlamak, daha az yanlış anlaşılmak isteriz sadece. Anlamanın yanlış anlamayı aştığı her yer yeterince mutluluk vericidir.
Seni bulmaktan önce aramak isterim,
Seni sevmekten önce anlamak isterim,
Seni bir yaşam boyu bitirmek değilde,
Sana hep, hep yeniden başlamak isterim..
Ona kendisini nasıl gördüğünü sordum. Önüne bakarak şöyle cevap verdi:
Gösterişsiz ve sakarım. Burnum çok büyük, gözlerim birbirine çok yakın. Beni kimse istemez. Bunu anlamak için aynaya bakmam yeterli; gün gibi ortada.
"Ayna tarafsızdır," dedim ona. "Gösterişsizsin" ya da "Kimse seni istemez" gibi şeyler söylemez. Ancak o bu sözcükleri düzenli olarak duymuştu. Hem de kendi anne ve babasından.