"Seni kendim için kurtardım," dedi. "Sana nasıl bencilce tutkun olduğumu anlamıyor musun? Bu iyi niyetli bir sevgi değil. Seni kötü bir şekilde, çok kötü bir halde seviyorum." Kollarımdan tutup beni iyice kendine çekti. "Seni bırakmamak istiyorum."
Ah İstanbul!
Sırtından binlerce adım geçer de çıkmaz sesin.
Sessiz hıçkırıkların bir dalganın süzülüşünde yankılanır ve kabaran yüreğinle birlikte damla damla gözyaşın sahile vurur.
İki yakan bir araya gelmese de bir yar seversin, kalbini bir kuleye hapsetmiş, nazlı etekleri Üsküdar'a uzanan...
Zırhını kuşanmış yedi asker başında bekler, kavuşmak hep başka bahara kalır.
Karşı gelsen zindanlara hapsederler yüreğini, esaret değil korktuğun bilirim.
Yârin mavi gözlerine hasret kalma düşüncesi öldürür seni.
Dokunamasam da uzaktan seyrederim gözlerini, dersin.
Sonra ağlarsın sessizce, gözyaşın sevdiğinin gözyaşına sarılır, sonra damla damla sahile vurur.
Özlersin, bilirim. Bu yüzdendir rüzgârında hep bir hasret kokusu taşıyışın...
Nâzım Hikmet'in Mektubu
21 Ocak 1938
"Cumhur reisi Atatürk'ün Yüksek Katına, Türk Ordusu'nu 'isyana teşvik ettiğim iddiasıyla 'on beş yıl ağır hapis cezası giydim. Şimdi de Türk Donanması'nı 'isyana teşvik etmekle suçlanıyorum. Türk inkılabına ve senin adına ant içerim ki suçsuzum. Askeri isyana teşvik etmedim. Kör değilim ve senin yaptığın her ileri dev hamleyi anlayabilen bir kafam, yurdumu seven bir yüreğim var. Askeri isyana teşvik etmedim.
Yurdumun ve inkılapçı senin karşında alnım açıktır. Yüksek askeri makamlar, devlet ve adalet, küçük bürokrat ve gizli rejim düşmanlarınca aldatılıyorlar. Askeri isyana teşvik etmedim.
Deli, serseri, mürteci, satılmış; inkılap ve yurt haini değilim ki, bunu bir an olsun düşünebileyim. Askeri isyana teşvik etmedim.
Senin eserine ve sana, aziz olan Türk dilinin inanmış bir şairiyim. Sırtıma yüklenen ve yükletilecek hapis yıllarını taşıyabilecek kadar sabırlı olabilirdim. Büyük işlerinin arasında seni bir Türk şairinin felaketi ile alakalandırmak istemezdim. Bağışla beni. Seni bir an kendimle meşgul ettimse, alnıma vurulmak istenen bu ʻinkılap askerini isyana teşvik damgasının ancak senin ellerinle silinebileceğine inandığımdandır. Başvurabileceğim en inkılapçı baş sensin. Kemalizm ve senden adalet istiyorum. Türk inkılabına ve senin başına ant içerim ki, suçsuzum.”
Ama her seferinde geri çekileceğini bilerek sana sarılmanın nasıl bir işkence olduğunu biliyor musun? Kanatlarımı kopardılar, Nova. Ve seni her bıraktığımda ben kollarımı da koparmak istiyorum.
Xalo: işçi
Köle: Patron
-Xalo: İş çıkışı vermek istiyorum. İç ses(Daha iyi bir yer buldum)
-Köle:Seni seviyoruz çıkma. İç ses(eşşek gibi çalışıyorsun niye bırakayım)
-Xalo:Tamam.İç ses (iş için ailemi sevdiklerimi beni sevenleri bırakıp geldim sevgi mi 😂)
#Sistembencil
"Unutma," dedim. "Yıldızlar gece yarısına aittir."
**
Gece yarısı gökyüzünündür.
**
"Benden nefret etmene dayanabilirim ama acı çekmene dayanamıyorum."
***
Dayanabilirim sanmıştım, ben den nefret etmene dayanabilirim sanmıştım.
**
02.04.2024
Alıntı:
"Bir buluta yüklesem eskide ne varsa, ayağımdan asın beni o buluta. Baş aşağı kalayım. Yağmurlar yağsın. Bırakın yıkanayım."
Ben bu hayattaki yerimi anladıktan sonra kimselere planlı yaklaşmadım. İçimdeki ses ne diyorsa her zaman onun dediğini yaptım. Taktik aramadım hiç mesela. Kalbim kal dediğinde kaldım. Ama git dediğinde de gittim.
Sanırım ben bu çağa yanlışlıkla getirildim. Ruhum alışamıyor bu dönemin sahte insanlığına. Farkındayım birçok şeyi. Farkında olmak da ayrı bir üzüyor beni. Akmaktan vazgeçmiyor göz yaşlarım.
Çekip gitmelerim, terk etmelerim geliyor. Fiziken ve ruhen ihtiyacım olan tek eylem gitmek sanırım. Nereye ya da ne zaman bilmiyorum ama... Artık sadece gitmek istiyorum. Sadece bu şehirden de değil üstelik. Ben beni üzen herkesten de gitmek istiyorum. Bu gitmelerim hayatımın altını üstüne, üstünü de altına getirecek olsa bile... Yoruldum. Çok yoruldum. İnsanların ne istediğini bilmeyen, dengesiz tavırları yordu beni. Dayanamıyor hassas kalbim bu dünyanın acımasız insanlarına. Ait hissedemiyorum bu yüzyıla.
İşte bu yüzden gitmek istiyorum herkesten ve her şeyden. En çok da kendimden gitmek istiyorum. Çünkü aklım saklambaç oynuyor benimle. Kalbim ne diyorsa o yansıyor hayatımın içine.
Hoşça kal küçük dünya. Ben tutunamadım sana. Üzülme. Ben alışkınım tutunamamaya.
Kübra F. Demir
"Elinden gelen her şeyi yapıp güzelleştiremediğin yerleri terk etmek seni kötü biri yapmaz Milena."
Franz Kafka
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar